Bu memleket, dünyânın beklemediği, aslâ ümîd etmediği bir müstesnâ varlığın yüksek tecellîsine yüksek sahne oldu.
Bu sahne, 7 bin senelik bir Türk beşiğidir..
Beşik, tabiatın rüzgârlarıyla sallandı; beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurlarıyla yıkandı; o çocuk tabiatın şimşeklerinden yıldırımlarından, kasırgalarından evvelâ korkar gibi oldu; sonra onlara alıştı; onları tabiatın babası tanıdı; onların oğlu oldu.
Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu.
Türk, budur: YILDIRIMDIR, KASIRGADIR, DÜNYÂYI AYDINLATAN GÜNEŞTİR.