Cuma, Mart 29, 2024

Bir ‘Dilâver’ Gitti

Dilâver CEBECİ

(Gelin bizim mâvi denizlerimiz… Hürriyet türküleri dinleyerek büyüyen çocuklar ve Deliormanlı Pehlivanlar aşkına gelin… Ötüken ormanında yeni çiçekler büyüsün, Tanrıdağında kopuzlar çalınsın yeniden.

Bir gelin gelsin, Semerkant’tan Ankara’ya… Gözleri yaşlı olmasın. Gelin, bizim kalem gibi minârelerimiz. İpek Yolu’ndaki arsız otların inadına, yeniden canlansın kervansaraylar. Biz günde beş kere Tanrı’nın huzûrunda uzak kıyıları söylüyoruz. Atlas yelkenli gemilerle gelin, gelin ey mâvi denizlerimiz!..)

Üstteki satırlar, kadîm dostum; gönül adamı, büyük şâir Dilâver CEBECİ’ye âittir. Ne ki, bundan böyle O’nun bu ve benzeri aşk dolu mısrâlarını buruk duygularla kitaplarından okuyabileceğiz.

Çünkü, Müslüman – Türk’ün her güzelliğine bir Mecnun gibi hayran ve “kara sevdâlı” olan ve kabına sığmayan bu adam,29 Mayıs 2008 günü akşam saatlerinde hayâta gözlerini yumup, emâneti Sâhibine teslim etti; kendi deyişiyle “uçmağa vardı. “Allah,rahmet eylesin… Böylece, “İkinci batın Evliyâ Çelebi” de Hakk’a yürüdü, diyebiliriz.

Çünkü, uzun yıllar berâber olduğumuz dönemde, “Seyyâh-ı Fakîr Evliyâ Çelebi” imzâsıyla ve o üslûpla yazdığı mizahî yazıları, tadına doyum olmayan güzellikte, birer zekâ ve edebiyat şâheseridir.

Hiç olmayacak bir sözden ve ummadığınız bir noktadan nükteler îcâd eden bu müthiş insanın, İstanbul Fethi’nin yıldönümünde bir kalp krizi sonucu vefât edişi bile Allah’ın O’na bir “tebessümü” olabilir.

Kendisini tanıyan dostları, bu sözlerimin mübâlâğa olmadığında hem-fikirdir. O’nunla aynı gazetelerde yazılar yazdık, berâber Çaylak Mizah Dergisi’ni çıkardık. Yıllarca berâber ağlayıp, berâber güldük. Hakkında söylenecek o kadar çok şey var ki!

Lâkin, kabaran duygularım ve her biri binlerce köşeden fırlayıp önüme atılıveren hâtıralar tûfânı; onlardan söz etmeme fırsat vermeyecek yoğunlukta… Gözyaşlarım, kendi çâresizliğimden ve vefâsızlığımdan dolayı böyle beynimi ve parmaklarımı prangaya vuran bir kelepçe hâlinde!

Dilâver Cebeci, vatan millet aşkıyla yanan bir gönül taşımasaydı; “Baş koymuşum Türkiye’min yoluna” diye başlayan türkünün sözlerini yazamazdı. Belli bir milliyetçi kitlenin dışında o şiirin Dilâver’e âit olduğunu kim biliyor ki? (Sevdâlıyım, yangın yeri bu sînem) diyen bu “Koca Türkmen”in sînesi gerçekten yangın yeriydi.

Kaç kişi tanıyor? Ayak takımından olsaydı; Müslüman-Türk’ün mukaddeslerine küfreden, devlet-millet-bayrak düşmanı bir ideolojinin insanı olsaydı; kalemini ve beynini iktidar sâhiplerinin emrine vermiş bir satılmış olsaydı, sağlığında heykelini dikerler, arkasından “hatırla sevgili” diye film çevirirlerdi.

Ama O; (Tanrı, kişioğluna şu acunu yer kıldı Kişi oğlu üstüne Türk soyunu er kıldı) Diyen bir Bozkurt’tu. Bayağı, sahte, düzmece kahramanlıklarda gözü yoktu. Dilâver Cebeci’nin “kestiği tırnağı olamayacak” bir sürü serseri adına medyada ağıtlar yakılıp, yalandan ibâret övgüler düzülüyor. Bu da bizim kaderimiz mi acabâ? Belki de öyle!

Bakın, “And” isimli şiirinde ne diyor:

(Buyruk geldi Alparslan’dan, Saltuk’dan;
Devlet için verilecek can olsun.
Uğraş içre kaderimiz aynıdır:
Bir yiğide saldıracak on olsun.

Bir gün gelir bayraklara renk verir,
Mor damardan şorlayacak kan olsun.
Kısrak ölüp kırılsa da pusatlar,
Savrulan palaya kalkan ten olsun.

Yer tanık, gök tanık, Allâhuekber.
Uğurumuz bir kutluca gün olsun.
İster Göktürk, Uygur, ister Hun olsun,
İster sultan olsun, ister han olsun,

Bizi yüce dileğe
Götürecek yön olsun.)

KISACA DİLAVER CEBECİ

Dilaver Cebeci, 1943’te Gümüşhane’ye bağlı Kelkit ilçesinin Dayısı köyünde doğdu. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden mezun olan Cebeci, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinde İktisat Tarihi yüksek lisansı ve sosyoloji doktorası yaptı. Cebeci, öğretim üyesi olarak görev yaptığı Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden emekli oldu.

İlk şiiri 1965 yılında Defne dergisinde çıkan Cebeci’nin şiir, hikaye ve mizah yazıları; Devlet, Töre, Bozkurt, Türk Edebiyatı, Türk Yurdu, Güney Su, Ortadoğu, Hergün, Yeni Düşünce, Ayrıntılı Haber, Türkiye dergi ve gazetelerinde yayınlandı. Cebeci’nin ”Hun Aşkı” (1972), ”Şafağa Çekilenler” (1984), ”Ve Sığınırım içime” (1992) adlı şiir kitapları, kendi sesiyle şiirlerini okuduğu ”Kandahar Dağlarında Sabah Namazı” adlı bir kaseti ile çeşitli kitapları bulunuyor. Ayla Cebeci ile evli olan Dilaver Cebeci, karikatürist Çağrı Cebeci’nin de babasıydı.

DÖRTLÜK

-Sevgili Evdeşime-

Şu sonsuz mâvilikten dünyâmıza can yağar.
Dört mevsim üstümüze, bulut ağar, dal ağar.
Şükürler olsun Tanrım, şimdi avuçlarımda:
Sarı çiçekler açar, beyaz yıldızlar doğar.

-Dilâver CEBECİ-

(Hun Aşkı’ndan)

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Rıza Tekin UĞUREL
Rıza Tekin UĞURELhttps://www.dertlidolap.com
..1987 yılında kurulan Kütahya Aydınlar Ocağı Derne­ği başkanlığını uzun yıllar yürüten Uğurel, hâlen (KÜMAKSAD) Kütahya Mevlânâ Araştırma Kültür San'at Derneği'nin de başkanı olarak mûsikî, kültür ve san'at faaliyetlerini sürdürmektedir.
RELATED ARTICLES

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

- Advertisment -

Most Popular

Recent Comments

İsim (gerekli) Açık Birlik ve Can-Hz.MEVLÂNÂ
Esat ANIK Açık Heykelkondu
zeki Açık Hikmetler 24
İsim (gerekli) Açık Ermeni Soykırımı İftiraları-1
mehmetvelit yurt Açık Ermeni Soykırımı İftiraları-1
İsim (gerekli) Açık Ermeni Soykırımı İftiraları-1
İsim (gerekli) Açık Ermeni Soykırımı İftiraları-2
hakan altınkaynak Açık Ermeni Soykırımı İftiraları-2
İsim (gerekli) Açık Hissetmeniz Yeterli! Adam Olun, Adam!
İsim (gerekli) Açık Tezekten terazi
İsim (gerekli) Açık Tezekten terazi
MEHMET KEÇECİ Açık Kenan Rifai’nin Hayatı
idris baser Açık Anneler günü-Sâmiha Ayverdi
hanende1453 Açık Meyveli Ağaç
kececi Açık Kabukta Kalmak-2
hanende1453 Açık Ateş, Hamur ve Nohut
kececi Açık Ateş, Hamur ve Nohut
S.Çağırıcı Açık Seyyid Seyfullah
Leb-Lebî Açık Aşk Şarabı İçiyorum
Leb-Lebî Açık Yaşayan Ölü-1
Leb-Lebî Açık Vehbi’nin Kerrâkesi
Leb-Lebî Açık Bir
Leb-Lebî Açık Vesaire Vesâire vesâire…
Leb-Lebî Açık Akıbet Ne’ola?
kececi Açık Akıbet Ne’ola?
kececi Açık Emrehan Küey
Leb-Lebî Açık Hırka
fakiradem Açık Ne Bilsinler
fakiradem Açık Ne Bilsinler
Leb-Lebî Açık Ey Kul!
fakiradem Açık Belki?!
fakiradem Açık Kayık – Ârif Nihat ASYA
fakiradem Açık Kulak Misafiri
Leb-Lebî Açık Kebir’den
Leb-Lebî Açık Huzur Buldum
fakiradem Açık Huzur Buldum
Leb-Lebî Açık İşte, Olanca Sırrım
ozlem_yesil Açık Aşk Budur-1 Sâmiha AYVERDİ
kececi Açık Biz ve Onlar Metternich
Leb-Lebî Açık Flaş Flaş Flaş
kececi Açık Platonik Aşk
fakiradem Açık Dilenci
Leb-Lebî Açık Er Kişi
Leb-Lebî Açık Taşlanan Adam
Leb-Lebî Açık Anlayışlı Adam
fakiradem Açık Mektup
Leb-Lebî Açık Mektup
Leb-Lebî Açık Dervişin Dileği
fakiradem Açık Ahenk
fakiradem Açık Zamanın Sesi
Leb-Lebî Açık Yolculuk
fakiradem Açık İzler
Ergun Açık Konuşmak
fakiradem Açık Konuşmak
Leb-Lebî Açık Konuşmak
fakiradem Açık Oruç, aç kalmak mıdır?
Leb-Lebî Açık Vermek
Leb-Lebî Açık Al Sana Açılım
Leb-Lebî Açık Ofli Hoca 5
kececi Açık Su, Sevgili!
fakiradem Açık Perdeler…perdeler..
fakiradem Açık Perdeler…perdeler..
Leb-Lebî Açık Perdeler…perdeler..
fakiradem Açık Mürit ve Murat
Leb-Lebî Açık Mürit ve Murat
Leb-Lebî Açık İbrahim Gülşeni
Leb-Lebî Açık Putperest
Leb-Lebî Açık Bir Elif Çekti
Leb-Lebî Açık Adam Sende-Nasreddin Hoca
Leb-Lebî Açık Asıl Şeyh Kim?
kececi Açık Asıl Şeyh Kim?
hanende1453 Açık Eski Yazı
fakir Açık Çin’in Pis İşleri
andelib Açık Temel Taşları
kececi Açık O ve Şaka
kececi Açık Ahmaklık
kececi Açık Seçmeler-İsmet Binark
kececi Açık Köle
fakiradem Açık İbret-Fâtih Sultan Mehmet
kececi Açık Kendime Mektuplar-6
hanende1453 Açık Ciğer Kanı
kececi Açık Hoca
kececi Açık Kendime Mektuplar-4
deep3636 Açık Şeytan Bunun Neresinde?
error: Muhtevâ korumalıdır!