Cumartesi, Nisan 20, 2024

Fatma’nın Çeyizi

Üsâme dedi ki: Peygamber, Ebûbekir’le Ömer’i çağır diye fermân etti.

Ebûbekir’le Ömer huzûra gelince, Zehrâ’ya dedi ki:

Haydi, sen de neyin varsa al, huzûruma getir; öyle istiyorum ben. Ey gönlümü aydınlatan, gözümün nûrusun ama bugün seni Hayder’e teslim edeceğim.

Fâtıma gitti; o eşsiz hâtun, derhâl evden taş bir taş eldeğirmeni, hurma lifinden eski bir hasır, güzel bir ayakkabı ve misvak, tahtadan bir kâse, koyun derisinden sağlamca bir döşek, bir de yedi yamalı çarşaf getirdi; hepsini huzûra koydu.

İnsanların ve bütün kâinâtın cinslerine, nev’ilerine vâkıf olan, hepsinin de Efendisi bulunan Peygamber, o taş değirmeni sırtına aldı.

Ebûbekir hasırı sırtladı; Ömer döşeği yüklendi; yola düştüler.

Peygamber’in gözünün nûru Fâtıma da köhne çarşafı başına aldı, ayakkabıları ayağına giydi; misvakı eline aldı.

Üsâme, ben de dedi, o kâseyi aldım; yola düştüm. Hayder’in odasına vardık.

Ağlamaktan halkı görmüyordum âdetâ. Peygamber: A her işi güzel er, dedi; neden böyle zârı zârı ağlarsın?

Dedim ki:

Zehrâ’nın yoksulluğuna baktım da, bu hâl canımı yaktı, ciğerimi eritti; ciğerim kan kesildi.

İki cihan pâdişâhının kızının çeyizi işte buracıkta, meydanda. Kayser’le Kisrâ’ya bak; ne malları var. Bir de Peygamber’in dünyâda nesi var; seyret.

Bana: “Üsâme, sonu ölüm olduktan sonra bu kadarı da pek çok!” Dedi.


Elin, ayağın, yüzün, bedenin kalmayacak olduktan sonra bırak; bu da kalmasın! Peygamber’in ciğerpâresinin gelinliği böyle olduktan sonra, artık sen ne derttesin?

Peygamber’in hâlini bir an için olsun duydun ya; sonra da tutar, dünyâyı bir araya toplamak istersin.

Şu dünyânın işi, senin kanını içmektir; böyle olduğu hâlde ne diye dünyâ malını toplarsın? Boynuna yüktür o! Güneş gibi kemâle erişsen gene de o mülke sonunda zevâl var.

Âlemi aydınlatan güneş, her gün saltanat tahtına oturur ama. Ay gibi yüzüne rağmen gökyüzünün elinden her akşam da külâhını başından yere atar.

Bu mâvi perde olmasaydı, ne kimse elemlenirdi, ne bir fert gamlanırdı. Felek bir cevize benzer; hiçbir tarafında doğru bir yer bulamazsın.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Rıza Tekin UĞUREL
Rıza Tekin UĞURELhttps://www.dertlidolap.com
..1987 yılında kurulan Kütahya Aydınlar Ocağı Derne­ği başkanlığını uzun yıllar yürüten Uğurel, hâlen (KÜMAKSAD) Kütahya Mevlânâ Araştırma Kültür San'at Derneği'nin de başkanı olarak mûsikî, kültür ve san'at faaliyetlerini sürdürmektedir.
Benzer Yazılar
- Advertisment -

Popüler Yazılar

error: Muhtevâ korumalıdır!