ANTRANİK yani Andranik Ozanya, 1865 yılında Şebinkarahisar’da doğdu.
Burada 1885 yılında kurulan ihtilâl hareketine ilk katılanlardan birisi olan Antranik,
babası ile tartışan bir Türk’ü öldürmüş. Ve İstanbul’a kaçmıştı. İstanbul’da Hınçaklarla tanıştı.
Ve bir polis şefinin öldürülmesi işini üzerine aldı. Bu cinayeti işledikten sonra Batum’a kaçtı. Bu tarihler Ermeni ihtilali fikirlerinin ortaya çıktığı tarihlerdi.
Antranik’in ilk girdiği Hınçak partisi ise Ermeni ihtilalini Avrupa diplomasisini harekete geçirecek ve Ermeni sorununun siyasal çözümünü gerçekleştirecek bir araç olarak görüyordu.
1894’te Hınçaklar’ın tertip ettiği 1. Sasun isyanı,
Osmanlı askeri güçleri tarafından bastırılmış, fakat hükümetin bu bölgede çeşitli askeri tertipler almalarını gerektirmiştir.
Hükümet bu bölgeye yeni askeri birlikler sevk etmiş, İran ve Rus sınırını geçen silahlı Ermeni çetelerinin Sasun bölgesinde silahlandırılması, Kilikya ve Dersim’i de içerisine alan ihtilal organizasyonu çalışmalarının genişletilmesi kararı da alınmıştı.
Bu kararlar doğrultusunda Antranik ve kırk silahlı adamı 16 Mayıs 1895’te Sarıkamış’tan Osmanlı sınırlarına girerek Sasun’a geçti.
Burada Serop’un çetesine katıldı.
İlk silahı ile burada tanıştı. 1899 yılında Serop öldürülünce çeteler arasındaki yerini Antranik aldı. Antranik’e göre köylüler silahlandırılmalı ve mücadele edilmeliydi.
Antranik’e göre, başlatılacak isyan çok geniş bir bölgeyi, Van, Bitlis ve Muş’u içerisine almalıydı. 1904 yılı Nisan ayında başlayan isyanın askeri idarecisi Antranik idi ve Osmanlı kuvvetleri isyanı şiddetle bastırdı.
Ermenilerin bu isyanda kayıpları en fazla 700 kişi idi. Fakat yabancı temsilcilere bu rakam kasıtlı bir şekilde 7.000 olarak verildi. Antranik de bu gerçeği ifade etmektedir.
İsyandan sonra Antranik ve çetesi Muş civarındaki dağlara çekildiler.
II. Sasun isyanı’nı tertip eden kişi de Antranik’tir. Sasun isyanı Antranik’e şunu gösterdi: Ermeni ihtilal çalışmaları boşunadır, halk için bir ihtilalin istediği şeyler çok ağırdır, Ermeni ihtilal hareketi yabancı bir gücün desteği olmadan ilerleyemez.
Rus ordusu gönüllü toplama hareketi Tiflis’teki Ermeni Milli Bürosu’nun kararıyla 1914’ün son aylarında başladı. Antranik’in bölüğü 1915 Nisan’ında Dilman’da Türk kuvvetleriyle çarpıştı. Türkler Ruslar’ı burada durdurmak istemişlerdi.
Fakat başarılı olamadılar.
Van’ın ele geçirilmesinden sonra Antranik ve Dro, Ahlat ve Bitlis’e doğru ilerlediler. Antranik idaresindeki çeteler büyük bir gayretle Türkleri katlettiler ve bölgeyi Türklerden temizlediler, yakmadık köy bırakmadılar, on binlerce insanı katlettiler.
1916 yılından itibaren Ruslar, Ermeni politikasını değiştirmeye başladılar. Rus ordusunda bütün Ermeni birlikleri gibi Antranik’in birliği de dağıtıldı. Rus ihtilali başlamadan önce 29 Mayıs 1917’de Antranik Tiflis’te Amerikan temsilcisi Willoughby Smith ile görüştü.
Smith, Antranik’e Rus ihtilalinin başarısı durumunda Erzurum ve Bitlis’i nasıl elinde tutacağını sordu.
Antranik, Kıbrıs’tan İskenderun’a çıkacak İngiliz birliklerinin doğuya ilerlemesini, müttefiklerin Türkiye Ermenilerinden oluşan bir birlik kurmalarını teklif etti.
Ruslar Antranik’e madalyalar ve generallik rütbesi verdiler. Londra’da bulunan Bogos Nudar da Antranik’e gönderdiği telgrafta, bütün güçleriyle Van, Bitlis ve Erzurum’u savunması gerektiğini ve finansal desteği garanti ettiğini söylüyordu.
Rus hükümeti artık doğrudan Antranik’le görüşüyordu. Bu durum Taşnak idarecilerini rahatsız ediyordu.
Antranik’in yolu yavaş yavaş Erivan’dan ayrılmaya başlıyordu.
İhtilalden sonra, 1918 Ocak sonuna kadar Nazarbekov’un birlikleri Van ve Erzurum’dan Erivan’a kadar olan alanı işgal etmiş durumdaydılar. Üç taburdan oluşan bu birliklerin üçüncüsünün başında Antranik vardı ve bölükleri Erzurum Hınıs – Van bölgesinde idi.
Antranik 2 Mart 1918’de Rus generali üniformasıyla Erzurum’a geldi. Dördüncü rütbeden St. Vladimir ve ikinci rütbeden St. George madalyaları taşıyordu. Ermeni birlikleri firar etmek üzereydiler, Antranik bunları kılıçla, yumrukla cepheye göndermeye uğraşıyordu.
Erzincan’ı kurtaran Türk birlikleri Erzurum’a yaklaştıkça Ermeniler katliamlarını artırdılar.
Antranik sinirlenmişti. Ermeni çetelerinin kaçmalarına mani olamıyordu. Antranik’in katliamları Erzurum’a münhasır kalmadı. Çekiliş sırasında yol üzerindeki bütün köy ve kasabalar yakılmıştı.
Sarıkamış’ın Karahamza nahiyesinde 5337 müslüman, Antranik’in emriyle katledilmiş, yüzlerce hane yıkılmıştı. Antrenik’e göre; Ermenistan toprakları Erzurum, Van, Muş ve Bitlis bölgelerini de içerisine almalıydı.
Ermenistan cumhuriyetinin bu şartlar altında varlığını ve kuvvetlerini dağıtmayı reddeden Antranik, Doğu Anadolu’daki katliamlarına Culfa, Nahcivan ve Zengezur bölgesinde de devam etti.
Antranik’in Osmanlı ordusunca yakalanmasının zulüm olarak gösterildiği,
Şahtahtı, Zengezur, Nahcivan, Iğdır, Serderabad ve havâlisindeki yüzlerce köyde, Ermenilerin binlerce müslümanı şehit ettiklerini, Antranik çetesinin yakıp yıktıklarını anlatmaktaydı.
Antranik’in Nahcivan’daki cinayetleri hakkında Ermeni komisyonu ile Erivan’daki Kolordu Komutanı Nazarbekov da Türklere uyarıda bulunuyorlardı.
Osmanlı Azeri güçleri Bakü yoğunlaşırken, Türkiye Ermenisi Antranik ve çetesi temmuz ayında Zengezur’a girdi; birçok Müslümanı katletti ve Zengezur’un merkezini Ermenistan’ın kontrolü altına soktu.
Antranik’in bu bölgedeki çalışmaları Türklerin petrol merkezine girişini önledi.
Böylece Antranik, müttefiklere çok önemli katkıda bulunmuş oluyordu.
Antranik büyük devletlerin bu bölgedeki politikalarına yardımcı olurken, kendi ideallerini de gerçekleştirmeye çalışıyordu.
Antranik Ermenistan bölgesinde Yaycı, Arza, Kerim-Kulu Culfa, Ordubad’ın birçok sabalarını, Cemaldu, Kırna, Bneniyor kentlerini işgal etmiş, evleri, mescitleri, okulları ve tahıl ambarlarını yakıp küle çevirmiştir.
Esas karargahını Nahcivan şehrinden 10 km. uzaklıktaki Küznüt’te kuran Antranik 4 Eylül 1918’de Nehrem’e saldırmış, fakat Nehremlilerin karşı koymasından dolayı bir şey yapamayarak geri çekilmiştir.
Antranik’in idaresinde 3 ile 5 bin arasında tahmin edilen düzensiz birlikler vardı.
Antranik’in Zengezur bölgesinde yaptığı katliamlar, Halil paşa tarafından Erivan nezdinde şiddetle protesto edildi. Karadağ’daki Ermeni liderleri Antranik’ten askeri yardım istediler. Antranik 1918 Ekim sonuna kadar birliklerini Karadağ-Zengezur sınırına yığdı.
Antranik kuvvetleri 29 Kasım 1918’de Karadağ’a girmek için harekete geçtiler.
Antranik’in Karadağ bölgesine çekilmesi 20 Temmuz 1918’de Nahcivan’da aldığı ağır mağlubiyetten dolayı idi.
Ermeni ve Avrupalı yazarlara göre, Antranik’in Karadağ’dan çekilmesi, Mondros mütarekesinin imzalanması ve İngiliz general Thomson’un Antranik’e gönderdiği çekilme emrinden dolayıdır. Ve böylece Karadağ’ın Ermenistan’a bağlanması tarihi fırsatı kaçırılmıştır.
Antranik 1927’de Amerika’da öldü, bu tarihe kadar çiftçilikle uğraştı.
Cenazesini Sovyetler Erivan’a kabul etmediler ve Paris’e gömüldü.
Görüldüğü üzere, Antranik sahip olduğu kahramanlığa ait bütün unvanlarını Türklere karşı gösterdiği acımasızlıktan ve katliamlardan, madalyalarını ise, “Büyük Devletlere” Doğu Anadolu ve Kafkasya’da yaptığı yardımlardan almıştır.
Bu tarihsel sürecin ve Ermeni millî kimliğini ortaya çıkaran olayların iyi bir şekilde değerlendirilerek ayrılıkçı Kürtlerin izlediği yol ile benzerliği tespit edilmelidir.