“Bu Cezâyı Nasıl îcad Eyledin?”

0
53

1539 yılında Sadâret makamına gelen Lûtfî Paşa,

devrin pâdişâhı Kanûnî Sultan Süleyman’ın eniştesi idi. Târihlerin rivâyetine göre Lûtfî Paşa, bilgisine mağrur, hiddetli ve şiddetli bir vezirdi. Sadrâzamlığı sırasında, kötü yoldaki bir kadını, cinsiyet organını kestirmek suretiyle cezâlandırmıştı.

Bu yüzden -esâsen araları hiç de iyi olmayan- hanımı Şah Sultan ile kavga etmişlerdi.

Şah Sultan: “Âr ve hicâbı pâyimâl etmemek lâzım gelmez miydi? Bu kadar vahşiyane bir cezâyı nasıl îcad eyledin?”  diyerek, eşine çıkışmıştı.

Lûtfî Paşa da:

-“Bu cezâ, o kadının cinâyeti ile orantılıdır. Dîne ve kanunlara uymayarak nâmuslarını orta malı hâline getirenler hakkında böyle yapılacaktır”, cevâbını verince kavga büyümüş, aralarında daha da ağır hakaret sözleri geçmeye başlamıştı.

Sonunda fenâ halde öfkelenen Vezîriâzam Lûtfî Paşa, dövmek üzere karısının üzerine yürümüştü.

Haremağaları ve câriyeler Şah Sultan’ı kocasının elinden zor kurtarmışlardı.

Bu kavga üzerine Lûtfî Paşa hem hanımından ve hem de mevkisinden olmuş, ertesi günü azl edilerek Dimetoka’ya sürülmüştü.

Aslında pâdişah dâmatları, hanımlarını hep el üstünde tutarlardı ama Lûtfî Paşa hiç de böyle yapmamış ve bir anda gözden düşmüştü.