“Çocukların, ileride söz sâhibi olmalarını istiyorsanız, onlara iyi kitaplar -verin- hediye edin.” Hz. Ali
Çocuğun istemesi için büyüğün talip olması gerekir. Bunda, âilelere büyük vazîfeler düşmektedir. Biz bu bakımdan çok tâlihliyiz. O devirde, Hz. Ali’nin kitap tavsiye etmesi, dikkate şâyândır.
Zîrâ baskı işleri yok denecek kadar azdı.
Eskiden Kur’ân-ı Kerîm’e, çocuk, yedi yaşından önce başlatılırmış. Bizde çok yanlış olarak çocuğu yedi yaşından önce okula başlatmıyorlar. Râşid Beyefendi, 4 yaş 4 aylıkken Kur’an okumayı öğrenmiş ve yedi yaşında da hâfız olmuştur.
Hattâ o kadar küçükmüş ki hatim duâsına kucakta getirmişler.
Yahûdiler, Tevrat’a üç yaşında, iki aylıkken başlarlarmış. Hilton’da bir toplantı esnâsında İsrail delegesi şöyle söylüyordu: “Çocukları uyandıracaksınız.”
Eskiden, kanaryaların güzel sesli olmaları için, yanlarında mûsıkî âletleri çalınırmış. Bilhassa keman sesi, onların güzel sesli olmalarına yardımcı olurmuş. Hayvan, daha yumurtadayken bu sesleri alır ve öylece güzel sesli olurmuş.
Bunun gibi, küçük çocukların araya katılması da bunu ifâde eder. Demek ki alıcılık, doğumla birlikte başlar. Bir büyüğün de bunu çocuklara vermesi gerekir. Maksat ağızla söylemek değil, onu yaşamaktır. Büyüğün, çocuğa Kur’an ahlâkını vermesi gerekir.
(6 Mart 1987)