Cuma, Mart 29, 2024
Ana SayfaTarihEsir Bir Türk Subayının Türkistan Hâtıraları-3

Esir Bir Türk Subayının Türkistan Hâtıraları-3

Garnizon komutanı, büyük bir sevinç içinde çıka geldi:

-“Yirmi gün önce firar eden altı Türk zâbiti ile vatan hâini bir Rus kızını, Volga Nehri’nin Kazan şehrine yakın bir bölgesinde, bataklıklar arasında aç ve perişan hâlde yakaladık.

Bunlardan ikisi hastalıktan öldü. Karşı koyan bir Türk’ü de yaralı olarak ele geçirdik. Rus kızını da vatana ihânet suçundan dîvân-ı harbe verdik. Bir daha firar edeceklere “vur emri” verilmiştir.

Askerlerimiz derhâl ateş edeceklerdir. Rusya geniş bir memlekettir, buradan kaçıp kurtulmak zordur, boşuna bu gibi hayâllere kapılmayın!” Dedi.

Ve yiyecek vesâir ihtiyaçların alışverişi için haftada iki defa verilen çarşıya çıkma izni de bu günden başlayarak Türkler için kaldırılmıştır, diye ekledi.

Yerlerimize geldik. Hakîkaten o günden sonra, muhâfız askerler çok sıkı bir uygulama başlattılar. Ziyâfetimize katılan “starşe”/çavuş divân-ı harbe/askerî mahkemeye verilmiş ve muhâfızlar da değiştirilmişti.

Bu tarihten dört ay sonra giriştiğimiz ikinci firar teşebbüsünün başarılması için başka bir metod kullanmak gerektiği, bütün arkadaşların ortak kanaatiydi.

Önce, dört arkadaş “hasta” haberi verdik. Cephelere gönderilen Rus doktorların yerine esir doktorlar getirilmişti. Bizim garnizon revirinde de Avusturyalı doktorlar vazife görüyordu.

Viziteye çıktık.

Almanca bildiğim için doktorla çabuk anlaştık. Uysurduğumuz hastalıkları kabul ederek, dördümüzü de Montrovo İstasyonu’ndaki bölge hastahânesine sevk için gerekli işlemi yaptı.

Bir Rus muhâfız asker refâkatinde 10 Eylül 1917 târihinde, atla çekilen kızaklara bindik. Yerde yarım metreden fazla kar vardı. Zâten bu kuzey ülkelerini karsız görmek az nasip olur.

Bir sene kadar yaşadığımız bu kutup şehrinde ısı, sıfırın altında 55 dereceye kadar düşer. Koyun postundan yapılan ve “Şuba” denilen kürkler… Ve keçeden imâl edilmiş çizmelerle kulakları saran başlıklar olmadan dışarı çıkılmaz.

İşte bu şekilde, her tarafımız battaniyelerle örtülü olarak, karlar üzerinde sekiz saatlik  bir yolculuktan sonra hastahâneye geldik.

Bizi Alman, Avusturyalı, Çekoslovak subayların bulunduğu koğuşa yatırdılar.

Günde iki defa elektrik masajına çıkıyorduk. Hemen hemen başka da ilâç vermiyorlardı.

Burada Adanalı, Hukuk mezunu Ahmed Sabih Bey ve Antalyalı Şükrü Bey isminde iki Türk subayı da vardı. Bu arkadaşlar yeni esir düşmüşlerdi.

Bunlardan, memleketimizin birçok yerinin  Ruslar tarafından işgal edildiğini ve bilhassa âilemin bulunduğu Erzincan’ın boşaltılıp, ahalisinin Sivas’a nakledildiğini öğrendik.

Bu hastahânede Avusturyalı Doktor Hilmer ile Erich Schelents ve Macar Haydu isminde üç doktor görevliydi.

Bu doktorların yardımıyla, Kostroma şehir hastahânesine naklimizi sağladık. 16 Eylül 1917 târihinde, 3000 yataklı, uçsuz bucaksız muazzam bir binaya geldik. Dördümüzü de bir koğuşa yatırdılar.(Devam edecek)

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Rıza Tekin UĞUREL
Rıza Tekin UĞURELhttps://www.dertlidolap.com
..1987 yılında kurulan Kütahya Aydınlar Ocağı Derne­ği başkanlığını uzun yıllar yürüten Uğurel, hâlen (KÜMAKSAD) Kütahya Mevlânâ Araştırma Kültür San'at Derneği'nin de başkanı olarak mûsikî, kültür ve san'at faaliyetlerini sürdürmektedir.
RELATED ARTICLES

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

- Advertisment -

Most Popular

Recent Comments

İsim (gerekli) Açık Birlik ve Can-Hz.MEVLÂNÂ
Esat ANIK Açık Heykelkondu
zeki Açık Hikmetler 24
İsim (gerekli) Açık Ermeni Soykırımı İftiraları-1
mehmetvelit yurt Açık Ermeni Soykırımı İftiraları-1
İsim (gerekli) Açık Ermeni Soykırımı İftiraları-1
İsim (gerekli) Açık Ermeni Soykırımı İftiraları-2
hakan altınkaynak Açık Ermeni Soykırımı İftiraları-2
İsim (gerekli) Açık Hissetmeniz Yeterli! Adam Olun, Adam!
İsim (gerekli) Açık Tezekten terazi
İsim (gerekli) Açık Tezekten terazi
MEHMET KEÇECİ Açık Kenan Rifai’nin Hayatı
idris baser Açık Anneler günü-Sâmiha Ayverdi
hanende1453 Açık Meyveli Ağaç
kececi Açık Kabukta Kalmak-2
hanende1453 Açık Ateş, Hamur ve Nohut
kececi Açık Ateş, Hamur ve Nohut
S.Çağırıcı Açık Seyyid Seyfullah
Leb-Lebî Açık Aşk Şarabı İçiyorum
Leb-Lebî Açık Yaşayan Ölü-1
Leb-Lebî Açık Vehbi’nin Kerrâkesi
Leb-Lebî Açık Bir
Leb-Lebî Açık Vesaire Vesâire vesâire…
Leb-Lebî Açık Akıbet Ne’ola?
kececi Açık Akıbet Ne’ola?
kececi Açık Emrehan Küey
Leb-Lebî Açık Hırka
fakiradem Açık Ne Bilsinler
fakiradem Açık Ne Bilsinler
Leb-Lebî Açık Ey Kul!
fakiradem Açık Belki?!
fakiradem Açık Kayık – Ârif Nihat ASYA
fakiradem Açık Kulak Misafiri
Leb-Lebî Açık Kebir’den
Leb-Lebî Açık Huzur Buldum
fakiradem Açık Huzur Buldum
Leb-Lebî Açık İşte, Olanca Sırrım
ozlem_yesil Açık Aşk Budur-1 Sâmiha AYVERDİ
kececi Açık Biz ve Onlar Metternich
Leb-Lebî Açık Flaş Flaş Flaş
kececi Açık Platonik Aşk
fakiradem Açık Dilenci
Leb-Lebî Açık Er Kişi
Leb-Lebî Açık Taşlanan Adam
Leb-Lebî Açık Anlayışlı Adam
fakiradem Açık Mektup
Leb-Lebî Açık Mektup
Leb-Lebî Açık Dervişin Dileği
fakiradem Açık Ahenk
fakiradem Açık Zamanın Sesi
Leb-Lebî Açık Yolculuk
fakiradem Açık İzler
Ergun Açık Konuşmak
fakiradem Açık Konuşmak
Leb-Lebî Açık Konuşmak
fakiradem Açık Oruç, aç kalmak mıdır?
Leb-Lebî Açık Vermek
Leb-Lebî Açık Al Sana Açılım
Leb-Lebî Açık Ofli Hoca 5
kececi Açık Su, Sevgili!
fakiradem Açık Perdeler…perdeler..
fakiradem Açık Perdeler…perdeler..
Leb-Lebî Açık Perdeler…perdeler..
fakiradem Açık Mürit ve Murat
Leb-Lebî Açık Mürit ve Murat
Leb-Lebî Açık İbrahim Gülşeni
Leb-Lebî Açık Putperest
Leb-Lebî Açık Bir Elif Çekti
Leb-Lebî Açık Adam Sende-Nasreddin Hoca
Leb-Lebî Açık Asıl Şeyh Kim?
kececi Açık Asıl Şeyh Kim?
hanende1453 Açık Eski Yazı
fakir Açık Çin’in Pis İşleri
andelib Açık Temel Taşları
kececi Açık O ve Şaka
kececi Açık Ahmaklık
kececi Açık Seçmeler-İsmet Binark
kececi Açık Köle
fakiradem Açık İbret-Fâtih Sultan Mehmet
kececi Açık Kendime Mektuplar-6
hanende1453 Açık Ciğer Kanı
kececi Açık Hoca
kececi Açık Kendime Mektuplar-4
deep3636 Açık Şeytan Bunun Neresinde?
error: Muhtevâ korumalıdır!