TÜRKİYE ANITLAR DERNEĞİ GENEL MERKEZİ
Vakıflar Umum Müdürlüğüne ANKARA
13.3.1959
Kütahya’daki şubemizden aldığımız Celâleddîn-i Ergun Semâhâne ile Türbesi’nin Genel Müdürlüğünüzce tâmir edilecek binâların 1959’daki kadrosuna dâhil edildiğini memnunlukla öğrenmiştik.
Bu defa yeni gelen bir mektupta Kütahya Belediyesi’nin Türbe kısmında mevcut bir duvarı bahane ederek orasını yıktırmak teşebbüsüne geçmek istediğini, mahallî Vaklıflar Müdürlüğü vâsıtasıyla keyfiyetin Umum Müdürlüğünüze bildirilmiş olduğunu yazmakta idiler.
Birçok kıymetli eserlerin tâmiri arasında Kütahya’daki Ergun Çelebi zâviye ve türbesi Germiyanoğulları’ndan bize intikal etmiş eski bir hâtırayı taşıdığı için, onun değerini elbette Vakıflar Umum Müdürlüğü Kütahya Belediyesi’nden daha iyi bilir.
Bundan ötürü Derneğimiz Belediyeye değil Vakıflar İdâresi’ne mürâcaatı ve “Hayrın tehirinde âfet vardır” kutsal hadisi gereğince bu tâmirin bir an önce ele alınmasına himmetlerini üstün saygılarımızla arz ve ricâ eyleriz.
Türkiye Anıtlar Derneği
Genel Merkez Kurul Başkanı Prof. Dr. Feridun Nâfiz UZLUK
Bundan 60-70 yıl önce, demek ki çok titiz ve ecdat yâdigârı eserlerin üzerine titreyen; “eski bir hâtıra”ya hürmetkâr büyük insanlar yaşıyordu. Hattâ yakın zaman öncesine kadar bile o kimselerin izini izleyenler hayatta idi.
Etkili ve yetkili(!) geçinen günümüz “bîgâneleri” ne kadar zavallı, âciz ve bu şuurdan uzak… Nefes alıp veriyor, midesini dolduruyor ve böylece yaşadığı yâni “diri” olduğu zannıyla ömür tüketiyorlar.
Elbette bugün bir merhum Feridun Nâfiz Uzluk bulmak mümkün değildir ve elbette o ve benzerlerinin çapında kimseyi bulmanın da -maalesef- imkânı yoktur. Fakat hiç mi onlara benzer ulvî bir tasamız yâhut vazife ve mes’uliyet duygumuz olmasın? Hiç mi merhum Uzluk gibilere özenmeyiz?
İşin bir başka acı veren tarafı ise, ‘’…mevlevîhâne ve benzeri eserlerin değerini belediyelerden daha iyi bilen’’ kurumları bulmanın da imkânsız hâle gelmiş olmasıdır.