“Kader.. önünde her yaradılmışın diz çöktüğü,zebûn ve çâresiz bir itâatle boyun büktüğü kâhir kuvvet… Nice pehlivanların, ‘Benim!’ diye yere göğe sığmayanların belini büken,mat ve mağlûb eden ezelî buyruk! İnsanın kendinden kaçması ne derece muhâl ise, kendi varlığında mavzû olan kaderinden de kaçması aynı derecede muhâl…”(16–17.s.)
“Nasıl ki hakîkatin sonsuz genişliği,sembollerin dar ifâdesine sığmazsa, hakîkatle alış veriş kuran ve olgunlaşan kimselerin mânevî çehrelerinin de bir sonsuzluk olması neden tabiî olmasın?..”(19.s.)
“—Adın ne senin?
—Dost!
–Ne güzel isim bu..keşke anam babam da bana bu ismi koysalardı.
—Onu bana anam babam takmadı, halk taktı. Ananın babanın koyduğu isimlerin kıymeti yoktur; zîrâ insan çok defâ isminin mânâsına sâhip olamaz. Hâlbuki halkın dudaklarından çıkan hükümler rast ve gerçektir.
—Benim de dostum olur musun?
—Kimin dostu değilim ki senin dostun olmayayım? Herkesin, her mahlûkun ıztırâbına kalbim açıktır; cihanda benim için el uzatılmayacak kimse yoktur. Herkes nedir? Herkes yoktur ki… kâinat zerrelerinden her biri, tek hayatdâr vücûdun muhtelif görünüşlere bürünmüş olmasından ibârettir.”(*)
(*)Hikâyeler, Yazarı: Sâmiha AYVERDİ, İlk yayın târihi:1940
(Sâmiha AYVERDİ’nin Fikir ve Gönül Dünyâsından Seçmeler)-İsmet BİNARK/Altay Kültür, San’at ve Eğitim Vakfı Yayınları:4 – ANKARA, Mart 2009