-İlgililere, bilgililere,
etkililere, yetkililere-
İş Türkçeye gelince
Olamaz senlik, benlik…
“Festival” de ne demek!..
“Şenlik” diyelim “şenlik”…
*
Kimse yapamaz artık
“Ambulans”la aranı…
Yeter, bıktım; kurtarın
Lütfen “cankurtaran”ı!..
*
Emekler gitmez boşa
Türkçesi gelir hoşa….
**
“Duble” demek, ne demek!..
“Çift” var, “koşa” var, “koşa”…
*
İstanbul Maçka/Taşlık
Yollar çamur ve yaşlık.
“Antet”i bırakalım
“Başlık” diyelim, “başlık”
*
Aldı beni bir merak:
Neler getirdi kamyon?
“Kapuz”a gideceğiz
Yerinde dursun “kanyon”.
*
Makine otomatik
Bilmezsin matematik.
“Hoş kokulu” kayboldu
Gelince “aromatik”.
*
Düşleri hayra yorak
Güzel sesleri duyak.
“Vâdi”ye gidemem ben
“Koyak” isterim “koyak”.
*
Belli sağ ve solumuz
Açılmıştır yolumuz.
“Branş”ı unutalım
Varken “şûbe”, “kol”umuz.
*
Yaz bitti, geldi hazan;
Yeni tutuldu sazan.
“Demagog”a aldırma
“Lâfazan” var “lâfazan”.
*
Nice yürekler yakar
Ondaki çapkın bakış.
“Depar”ı boşlayalım
“Çıkış” diyelim “çıkış”.
*
Eser değil o resmen
Döküntüdür döküntü.
“Depresyon” yere batsın
Durur iken “çöküntü”.
*
Su dökmeyin külüme,
İyi bakın gülüme.
“Departman”a uğramam
Gideceğim “bölüm”e.
*
Dediklerine bir bak:
Türkçe değil yarısı!..
Kötü konuşan dili
Soksun eşek arısı!..
*
Karpuz aldım: Yarmaca,
Lâhanayı sarmaca.
“Potpori” de ne demek!
“Karmaca” var, “karmaca”.
*
Lâle, sümbül biçerek
Soğuk sular içerek.
“Klib”i terkeyledik
“Görüntü”yü çekerek.
Aydil Erol