Vakt-i Şerifler Hayr’ola- Temmuz 2022

0
379

29 TEMMUZ

Hicrî Yeni Yılınızı tebrik ederiz.

(Ben sizlere iki bahâ biçilmez emânet bırakıyorum; biri Allâh’ın Kitâbı, diğeri Ehl-i Beyt’im. Bunlar hiçbir zaman birbirlerinden ayrılmazlar. Kıyâmette birlikte bana elirler.)

Hadis-i Şerif


25 TEMMUZ

(…Allâh’ın elçisi: “Ben de beşerim amma bana vahy oluyor” sırriyle beşerden ayrılır.

Mürşidin de bir beşer tarafı vardır. İnsanların içine karışır, herkesin yaptıklarını yapar, yer, içer, gezer, yürür. Fakat kâmil insan, hakîkat-i Muhammediye güneşinin nûruna aynadır ve Allâh’ın zât ve sıfatına mazhardır. Ulvî ve süflî cümle mükevvenâtın büyük isteği, kâmil insanın kalbinde bulunan nûr-ı Muhammedî’dir…)

Hz. Ken’an Rifâî


22 TEMMUZ

(Eğer Allah’ın adâletinden emîn isek, şu halde kabahatli biziz. Bizim niyet ve fiillerimizdir ki, karşımızda o nâhoş vak’ayı, o istemediğimiz hâdiseyi çıkarmıştır. Biz esâsen gâfil olduğumuz için isyan ediyoruz.)

Sâmiha AYVERDİ


18 TEMMUZ

(…Ezel gününde kısmetine bir ulu rehber çıkarak, onu bu dünyâ çirkeflerinden çekip çıkarmak üzerine: “Ey ezel dostum! Ne gözlerin iyi görüyor, ne de kulağın yeterince tam duyabiliyor. Onun için bana gel, sakın elini elimden çekmeye kalkışma. Zîra yeryüzünde öyle uçurumlar, çukurlar mevcuttur ki, senin o az gören gözün ve sağırlaşmış kulağın ile o girdapları görmen kaabil değil. Böylelikle de, her an o çukurlardan, hendeklerden birine düşmek tehlikesi ile karşı karşıyasın!..” diye seslenir.

Onun için de, ezel gününde seni seçmiş ve bu dünyâ hayâtında seni üstüne almış olan o Dost’u tanı ve unutma. Tuttuğun eli aslâ bırakma ve gene aslâ ondan vazgeçip, yanında ağyâre yer verme!..) – Sâmiha AYVERDİ


15 TEMMUZ

Ârifler Buyurmuş ki:

“HÂDİSÂT SENİN KALBİNİ KIRMIŞSA, ÜZÜLME!

HÜDÂ ONU, MAHSUS KIRDIRTMIŞTIR; KENDİ BULUNSUN İÇİN!..

“Ben, kırık kalplerdeyim” DİYE ADRES-İ SÜBHÂNİSİNİ RESMEN İLÂN ETMEMİŞ MİDİR?”


7 TEMMUZ

(–En büyük azap gaflettir demiştiniz. Gafletten kurtulmanın alâmetleri nedir?

–”Kibrin varsa onu gidermek, hasedin varsa ondan vazgeçmek, gıybet, yalan gibi şeylerin varsa bunları temizlemek, temizledikten sonra da Allah’a şükrünü bilmek. Fakat şükür, sâdece dille olan şükür değildir. Allah’ın verdiği nîmetleri, onun istediği yerlerde kullanmak, sabırlı olmak, Allah için nefsinin hazzettiği şeylere sabretmek, nefsine ağır giden şeylere mâruz kaldığın vakit şikâyet etmemek, Allah’ın verdiğine râzı olmak, teslîm-i küllî ile teslim olmak. İşte bunları yapan ilim ve irfan sâhibi olmuş ve dünyâ karanlığında âb-ı hayâtı içmiş demektir ki o kimse için ölüm ve havf ü hüzün yoktur. Artık bu hallerin, bu alâmetlerin sâhibi olan kimse gaafil olamaz”…)

Hz. Ken’an Rifâî


4 TEMMUZ

(Sual:Yokluk nedir?

Cevap: “Kul, Cenâb-ı Hakk’ın azamet ve kudret-i sübhâniyesi karşısında zayıf ve âcizdir. Dâimâ Hakk’ın hükmündedir. Mâdemki vücûdun bir lâşeden/Leşten ibârettir, o azamet-i sübhâniye ile âşinâlık kur ve kendine ondan başka varlık verme. Mâdemki kudret Cenâb-ı Hakk’ındır, sen aradan çık. Öyle yapmazsan şirke düşmüş olursun.”)

Hz.Ken’an Rifâî


1 TEMMUZ

(Ruh vücutta Allâh’ın elçisidir, vekîlidir. Bir şeyin olmasını istediğimiz zaman, meselâ karşıki odaya geçmek arzûsunu duyduğumuz zaman, yerimizden kalkıp yürüyor ve oraya gidiyoruz. Emreden ruh, icrâ eden de melekelerdir.)

–Hz.Ken’an Rifâî–