“Resûlullâhı sevmek Ehli Beyti sevmekle olur” demek, nasıl bir hâli anlatır?
Ehli Beyt’in sözlük anlamının hâne halkı olduğu bilinmektedir ancak, Peygamberimizin mânâsını doğru bir biçimde yansıttığını düşündüğümüz kimseleri de Ehli Beyt olarak nitelendirebilir miyiz?

Bu konuya Selman Fârîsi örnek oluşturabilir mi?
Tevhîd ehli cümle âlemi Allâh’ın hânesi halkından görebilen midir?
“…Resûlullah’ı sevmek, ehli beytini sevmekle olur. Ashâbı kirâma dil uzatmak küfürdür. Farazâ, sizin evlâtlarınız, dostlarınız, ahbaplarınız var. Bunlardan herhangi birine fenâ nazarda (bakışta) bulunanlara karşı hoşnutsuzluk hissetmeniz tabiîdir. Eğer bana dost isen, şüphesiz benim sevdiklerime de hakãret nazarıyle bakamazsın.
İrfânı Muhammedî sâhibi olanlar hiç kimseyi tahkir edemezler (aşağlayamazlar) . Nerede kaldı ki Resûlullâh’ın ehli beytini ve ashâbını tahkir etsinler. Medînei Münevvere’de bulunduğum zaman, oranın köpeklerine bile âşıktım. Ne mutlu bu köpeklere ki burada Peygamber’in sokaklarında bulunuyorlar, derdim!… SOH.2000/s.552
…Hazreti Pîr’e oğulları: Baba, ben seni seviyorum, deyince: Yoluma gitmezsen, yarın âhirette evlâdım olduğunu inkâr ederim, buyurdular. Amma o nesilden gelen evlât, yolundan da giderse, nûrun alâ nûr olur.
Resûlullah Efendimiz: Selman (Selman Fârîsî), benim âilemdendir, buyuruyor. Bu ne büyük şereftir. Yoksa, şerif, seyyit olmuşsun, o şerifliğin, o seyyitliğin eğer onların yoluna gidememişsen bu büyük isme lâyık olmamışsan neye yarar.
Âyeti kerîmede buyurulduğu üzre: “Âhirette senin malına, mülküne, evlâdına bakmazlar. ”(Şuarâ sûresi, 8889. âyet) yalnız, hani geçiş tezkeren, varsa buyur geç, derler. Çünkü orada hasep (ced, ata) ve nesep (nesil), soy sop yoktur. Resûlullah (s.a.): “Sizin Allah indinde ekreminiz en soylu olanınız takvâ sâhibi olanınızdır,” buyuruyor…” SOH.2000/s.505