Salı, Ocak 21, 2025
Ana SayfaTarihYunan Mezaliminin Sessiz Tanıkları

Yunan Mezaliminin Sessiz Tanıkları

10 bin üzerinde Türk öldürüldü. Paralarını sakladığı şüphe edilen tutsaklar işkence edildi. Kolları ve bacakları kesildi ve ateşin üzerinde yavaş yavaş kızartıldılar. Hamile olan kadınların karınları kesildi, kafaları kesildi ve köpek kafaları bacaklarının arasına sokuldu…

Cumadan pazara kadar hava çığlık sesleriyle doluydu. Bir Yunan 90 kişiyi öldürdüm diye övünüyordu. Yahudi topluluğu da sistemli bir şekilde işkenceden geçirildi…

Haftalarca aç bırakılan Türk çocukları çaresiz yıkıntıların arasında koşarken Yunanlar tarafından yere atıldılar sonra vuruldular. Su kuyuları cesetlerle dolduruldu…

Yunanistan’daki Türkler arkalarında az iz bıraktılar. 1821 ilkbaharında dünyanın geri kalanı tarafından arkalarından gözyaşı dökülmeden ve fark edilmeden aniden yok oldular. Bir zamanlar bütün ülkenin etrafına dağılmış büyük bir Türk nüfusuna sahip olduğuna bile inanmak zordu.

Bu ailelerin arasında varlıklı çiftçiler, tüccarlar, memurlar yaşıyordu ve yüzlerce yıl boyunca burada yaşamış ve buraları kendi yurtları olarak kabul etmişlerdi… Kasıtlı ve acımasızca öldürüldüler ve hiçbir zaman pişmanlık gösterilmedi.

Diye kaydediyor Oxford’lu tarihçi William St. Clair. “That Greece Might Still Be Free“ adlı kitabında (1972-Oxford)

Başka bir İngiliz tarihçi Walter Alison Phillips The War of Greek Independence, 1821 to 1833. London, 1897, sayfa 61’de Tripoliçe katliamı hakkında:

“Üç gün boyunca şehrin sakinleri, bir vahşi çetenin kötülüğüne ve keyfine bırakıldı. Yaş ve cinsiyet ayrımı yapılmadı. Kadınlar ve çocuklar, öldürülmeden önce işkencelere tabî tutuldu.

Katliam o kadar büyüktü ki, Kolokotronis kapıdan hisara kadar atının ayaklarının yere hiç dokunmadığını söyledi. Şehirdeki Yunan zaferinden sonra yol kenarları cesetler ile doldu. Kadınların ve çocukların bulunduğu Müslüman kitleleri, yakınlardaki dağlarda sığır gibi doğrandı.”

Kolokotronis, Yunan tarihinin en önemli en büyük kahramanların biri olarak kabul ediliyor. Kendisinin yazdığı anılarında 32,000 sivili katlettiklerini yazmıştır.

Biz Türklere her fırsatta barbar diyen Avrupalının bunları yaptığına inanmak ne kadar güç değil mi? Savaş her zaman kazananın haklı olduğu bir kumardı zaten. Amerika atom bombası kullanıp yüzbinlerce sivili öldürdüğünde de demokrasi savaşı veriyordu sözde(!)

Peki sadece Tripoliçe’de mi katliam yapıldı? Mora Yarımadası’da hiç mi Türk yaşamıyordu? Türkiye’ye mübadele ile gelen Balkan Türkleri neden hep Filibe, Kavala, Selanik, Florina’dan geldi de Atina’dan gelmedi? Orada 400 yıl yaşamış Türklere ne oldu?

İskoç Tarihçi George Finlay, Phrantzes adlı Yunan bir rahibin Mora’daki katliama tanıklık ettiğini söyledi ve onun anlattıklarını eserinde kullandı, rahibin söyledikleri dehşet vericiydi. Benim de aklıma yıllardır mıh gibi kazınmış durumda:

“Mermiler ve kılıçlarla yaralanmış kadınlar kaçmak umuduyla denize koştu, bu sırada kasten vuruldular. Kollarında bebekleri olan annelerin kıyafetleri çalındı ve tek gizlenme yeri olan denize koştular, suda çömelirken insan olmayan tüfekli askerler tarafından vuruldular…

Yunanlar bebekleri annelerinin kollarından aldı ve kayalara vurdu. Üç ve dört yaşlarındaki çocuklar denize atılarak boğuldu. Katliam bittiğinde cesetler ya denize atıldı ya da sahile yığıldı ve bir salgın hastalık tehdidiyle karşı karşıya kalındı.”

Olayların başlamasından önce Yunanistan’da 50 000’e (katledilmeselerdi bugün muhtemelen 2.5 milyon) kadar Türk yaşamaktaydı. 1821 yazına gelindiğinde onların neredeyse tamamı öldürülmüş veya kaçmak zorunda bırakılmışlardı. Katliamdan sadece 160 kişi kurtulabilmişti.

Yunanistan Türkleri kendilerinden sonra çok az iz bıraktılar. Onlar ansızın ve tamamen 1821 yazında yok oldular. Bu yok oluş tüm dünyanın gözlerinden uzak oldu ve arkalarından ağlanmadı.

50 binden fazla yaşlı, erkek, kadın, çocuk Türk; kendi komşuları Yunanlar tarafından birkaç hafta içinde öldürüldüler. Katliamlar acımasızca ve tereddütsüz hayata geçirildi…

Bu katliamlar Türk milletinin geleceğini kökünden etkiledi. Çünkü Balkan Türkleri Osmanlı’nın en çok yatırım yaptığı ve en eğitimli elit seçkin nüfusunu oluşturuyordu. Eğer bu kimseler yaşasaydı Türkiye bambaşka bir yer olabilirdi.

Nitekim bize barbar deyip tarih dersi vermeye kalkan Avrupa’nın Cezayir’de yaptıkları, Mora’da yaptıkları ve hatta daha yeni Bosna’da yaptıkları gün gibi ortadayken hala bu tavrı almaları gerçekten içler acısı.

Navarin Katliamı, 19 Ağustos 1821 günü yapılmıştı!

Katliamda şehit olanları rahmetle anıyorum. Mekânları Cennet olsun.

Unutma unutturma.

Rıza Tekin UĞUREL
Rıza Tekin UĞURELhttps://www.dertlidolap.com
..1987 yılında kurulan Kütahya Aydınlar Ocağı Derne­ği başkanlığını uzun yıllar yürüten Uğurel, hâlen (KÜMAKSAD) Kütahya Mevlânâ Araştırma Kültür San'at Derneği'nin de başkanı olarak mûsikî, kültür ve san'at faaliyetlerini sürdürmektedir.
Benzer Yazılar
- Advertisment -

Popüler Yazılar

error: Muhtevâ korumalıdır!