1602’de Tiryâki Hasan Paşa:
-“Otuz sene önce Zigetvar Beği idim. O zaman kuvvet ve kudretim, bahâdır aslanlarım ve kapu halkım çoktu. Sonra Beylerbeyi oldum.
Şimdi de Vezir’im. Lâkin evvelkilerin şimdi sülüsüne/üçte birine mâlik değilim.”
Diye dert yanıyordu.
Meşhur Târihçimiz Peçevî:
-Sebep nedir devletli?
Diye sorunca, Paşa:
-“Devamlı işten iyi sonuç beklenir, bereket hâsıl olur. İmdi mansıpta sebat ve devam yok ki… İnsanı dama taşı gibi oynarlar. Eskiden Zigetvar’a yirmi yıl Mutasarrıf olmuştum.
İmdi iki yıl bir yerde durduğum yok!”
Cevâbını vererek devlet hizmetinde devamlı ve sebatlı ve bir makamda istikrarlı olarak uzun müddet kalmanın faydalarını anlatmak istemişti.
Büyük kahramanımız Tiryâki Hasan Paşa’ya rahmet niyâz ederken,
şimdi yaşasaydı ve “mansıpta sebat ve devam”ın ne olduğunu görseydi, herhalde kalbine inerdi diyoruz.
Koca Gâzi, kendi çağında oradan oraya hizmete koşturulurken, nâmuslu ve dürüst olduğu… Dürüst insana değer verildiği için böyle oluyordu.
Şimdi ise, bir makâma getirilirken ehliyet, kalite veya liyâkat aranmıyor. “Bizden” deyip bir koltuğa oturan, yıllarca orada kalıyor. Böylece “mansıpta sebat ve devam”(!) bu anlamda sürüp gidiyor.