Rahmetli, birkaç sayfa ileride sözlerine şöyle devam ediyor:
“Çağımızda insanlar, materyalist felsefeye inandıkları için maddeciliği benimsemiş değiller. (…) Bu konuda en önemli etken, teknolojinin yarattığı maddî ve yapay dünyânın câzibesidir. (…) Ortaya konan hârika îcatlar, çağdaş insanın başını döndürmüş, onu dört bir yanından kuşatmış bulunuyor. Araştırmalar göstermiştir ki, teknolojik ürünler, onları üretenlerden ziyâde kullananlar üzerinde etkili oluyor ve dah çok hayranlık duyuyor. (…) İnsanlar teknolojinin önce meftûnu, sonra da esîri oluyorlar. Çağdaş medeniyet insan oğlunu makine ile yarışa zorluyor. Gâyet tabiîdir ki, bu da onun makineye yenik düşlmesi sonucunu doğuruyor. (…) Çağdaş medeniyetin doğurduğu problemlerden söz ederken, hep Batı dünyâsından örnekler vermek zorunda kalıyoruz. Zîra söz konusu problemlerin kaynağı, sanâyileşmiş Batı toplumlarıdır. Oysa teknolojik gelişme, Batılı olmayan toplumları da derinden sarsmış bulunuyor. Bu sanal dünyânın büyüsüne kapılanve kendini unutan çağdaş insanın, mâneviyata ayıracak ne vakti ne de tâkati kalşmıştır. Çünkü çağdaşlığın ona sunduğu hayâtın içinde ruhsala ve kutsala yer verilmemiştir.O tıpkı bir vagon gibi, önüne döşenen ray üzerinde yol almaya mahkûm edilmiştir.”(16)
“Sanâyileşmenin ortaya çıkardığı bu sanal hayattan bıkan ve bunalan insanlar artık tabiata dönüş özlemi duyuyorlar, tabiatı korumaya ve yaşatmaya çalışıyorlar. Bu konuda ortaya konulan her olumlu çabaya destek vermek bir insanlık borcudur.”(17)
Türkiye’mizin teknolojik ilerlemeye, özellikle bir yıldan beri, var ğücüyle asılması netîcesinde her yıl Batı dünyâsının sâhip olduğu teknik ve maddî imkânlarına daha fazla yaklaşmış oluyoruz. Bu aynı zamanda modern Batı’nın yaşadığı mânevî ve sosyal bunalımlarla karşılaşacağımız, teknoloji vâsıtasıyla şuursuzca tabiatta yapılan tahripler ve tağyirler sonucu meydana gelebilecek âfet ve felâketlere açık olacağımız anlamına gelmektedir. Emin Işık Hoca şöyle demektedir: “Çağdaş teknoloji, bir yandan insanı maddî ihtiyaçlar altında ezerken, öte yandan ondaki ruhsal direnci de kırmış ve zayıflatmıştır. Evet teknolojinin bu gidişâtına dur demek mümkün görünmüyor. İnsana ve tabiata verdiği zararlar önlenemiyor. O zaman geriye bir tek şey kalıyor; o da insanı ruhsal yönden güçlü ve dirençli kılmak.”(18)
(*)(Prof.Dr. Mustafa TAHRALI, Rahmetli Dr.Emin Işık Hoca’dan Hâtıra Sohbetler, Kubbealtı Mecmuası Sayı 193-194, Ocak-Nisan 2020)
(16) age. s.26-27.
(17)age.,s.32-33.
(18) age. s.32, ayrıca, age. s.245-248