Kadınların Güzelliği
Bu manzaranın güzelliğini size tasvir etmek pek güç. Hemen bütün kızlar son derece mütenasip vücutlu, tenleri göz kamaştıracak derecede beyaz, sık sık hamama gittikleri için de son derece tâze.
(…….) Artık bu sözlerin üzerine Türk kadınlarının da bizim kadınlarımız kadar nâzik, ince, uyanık ve hattâ hür olduklarına inanabilirsiniz. (LETTRES DE MİLADY WORTLAY MONTAGUTE (İngilizceden tercüme) Paris ve Londra 1764.)
Observations sur
La religion, IJES LOİS,
LE GOUVERNEMENT ET LES
MOEURS DES TURCS
(İng.den terc.)
Yazan: Mr. Porter,
İngiltere’nin İstanbul Elçisi.
Türkiye hakkında çok kitap yazıldı. Ama fazla kitap yazılması, Türkiye hakkında ilk eserleri kaleme alanların kötü niyetleri yahut bilgisizlikleri yüzünden işledikleri sayısız hatânın daha çok yayılıp tutunmasından başka bir şeye yaramadı.
Türkiye, Zannedildiği Kadar Mutlakıyetçi Değildir
İnsanın böyle bir zanna kapılması için etrafına, belki de içinde yaşaması yüzünden hiç dikkat etmemiş olması gerekir.
Zîra etrafımıza bir göz atar ve içinde yaşadığımız siyâsî heyetleri tarafsız bir nazarla tedkîk dersek görürüz ki Sultan, Hıristiyan krallarının pek çoğundan daha az despotiktir.
Çok geniş bir sâhayı asırlar boyunca
hâkimiyeti altında mâmur ve müreffeh tutmaya muvaffak olmuş bir imparatorluğun siyâsî nizâmının temelinde çok sağlam ve mükemmel bâzı unsurların bulunacağı muhakkaktır.
Türk hükûmetinin büyük kusurlarına rağmen, imparatorluk, kanunla birleşik hâle getirilmiş din temeli üzerinde öyle sağlam bir şekilde inşâ edilmiş ve bütün teb’anın /Halkın/ tefâhur/ iftihar, öğünme/ alâka ve heyecanlarıyla öylesine muhkemleştirilmiştir/ sağlamlaştırılmıştır/ ki,
asırlar boyu süre gelen felâketlere göğüs gerdikten sonra hâlâ dimdik ayakta durmakta ve devrin her türlü idbar/ tâlihsizliklerine ve zaaflarına/ zayıflıklarına cesâretle karşı koymaktadır.
Daha önceki bölümde, Türkler’in mülkiyet hakkını garanti eden ve ticâreti tanzim eden/düzenleyen/ kanunları olduğunu söylemiştik. Kötülükleri kaldıracak, suçluları cezalandıracak kanunları da vardır.
Mülkiyet Hakkı
Kur’ân’ın mülkiyet hakkını garanti ettiğini söylemiştik. Aşağıdaki olay, bunu açıkça ispat etmektedir.