25 Kasım 1905’de dünyâya gelen Sâmiha Ayverdi’yi, 106. doğum yıldönümünde hasretle anarken cümle evlâtları ve sevenleri için himmetlerine lâyık olmayı niyâz ediyoruz.
Kulaklarımıza küpe olup hâlimize yansıması temennisiyle, sözü Kendileri’nin şu cümleleriyle noktalıyoruz:
“İnsanlar, rûhen sağlama basacak mânevî kemâle varmadıkça, onlardan her türlü basitlik ve nâbecâ hallerin zuhûru beklenmelidir… Şan, şeref, makam, unvan ile iftihar, parasının gururu ile öğünmek, mânen cüce kalmış ruh züğürtlüğüne musallat olan bir hastalıktır… Kullar Allah’dan uzaklaştıkları nisbette insanlıktan da uzaklaşmış olurlar.”
“Hakk’a karşı aczini bilmek büyüklüğünden mahrum olanlar, sıfatı, unvânı, geçmiş fiilleri ne olursa olsun mânen bir zavallıdır!..”
(‘Ben, ben!..’ diyerek gurûruna, yalanlarına arka çıkan, zaaflarının düğümünü çözememiş, kendini görmekten, kendini yaradanı göremez olmuş zavallı, gözünü perdeleyen gafletin kendi nefsi olduğunu anlayamadıkça,şeytana karargâh olmaktan kurtulamaz.)
“..şu gökkubbe altında ebedî geçer akçesi olan îman, ihlâs, insaf, doğruluk, cömerdlik, hasbîlik, ferâgat, fedâkârlık, güzel ahlâk, vatan aşkı, hikmet ve irfan gibi ulvî vasıfları mayalayıp etraflarına taşıyanlar yeryüzünün gerçek zenginleridir.Hemen Cenâb-ı Hak cümlemize, bu üstün vasıfların insanı olmayı nasîb etsin…”
“Yükselmeyi ve büyüklüğü kendimiz için değil, vatan ve îman dâvâsında yararlı olmak için isteyelim…”
”…İnsanların yaka yakaya çekişmeleri, gerçekleri koyup bâtıllara gönül bağlamaları, hakîkati dalâlet, dalâleti hakîkat zannetmeleri, idrak sağırlıkları, bayağılıklar, basitlikler ve âdîlikler ile küçük düşmeleri, hülâsa fert olarak cemiyet olarak dünyâyı cehennem hâline getirmeleri hep ruh ve nefs savaşının nefs lehine tecellî edişindendir…”
Tekin UĞUREL