Yezit denen kanlı zalim!
Nasıl kıydın Hüseyin’e?
Tarih yazmaz böyle vahşet,
Nasıl kıydın Hüseyin’e?
Milleti nâra yandırdın,
İnsanlığı utandırdın.
Sen Allah’ı mı kandırdın?
Nasıl kıydın Hüseyin’e?
Şahit oldu bütün Irak
Ahiret’in bile kurak.
Adın, sanın kalmadı bak!
Nasıl kıydın Hüseyin’e?
Göz nuruydu Peygamber’in,
Anlatmadı mı pederin?
Söyle şimdi nerde yerin?
Nasıl kıydın Hüseyin’e?
Babasının bir eşiydi,
İki cihan güneşiydi.
Fatıma’nın gözyaşıydı
Nasıl kıydın Hüseyin’e?
On bin erle pusu kurdun
Gittin su başında durdun
Geleni gideni vurdun,
Nasıl kıydın Hüseyin’e?
Yetmiş iki kişi vardı
Yaşlı-kadın-çocuklardı.
Susuzluktan yanmışlardı,
Nasıl kıydın Hüseyin’e?
Sel oldu gözlerde yaşlar,
Büküldü eğilmez başlar.
Feryât etti dağlar-taşlar
Nasıl kıydın Hüseyin’e?
Mahşeri andıran hâl’di,
Fırat bile kanla doldu.
Bir Zeynel Abidin kaldı
Nasıl kıydın Hüseyin’e?
Fatıma, Hazreti Ali..
Resûl evlad-u ayâli.
Düşünmedin mi bu hali?
Nasıl kıydın Hüseyin’e?
Bre mel`un, bre alçak !
Seni almaz kara toprak.
Adın lâin, neslin çorak
Nasıl kıydın Hüseyin’e?
Kûfe`nin yolları kanlı,
Sen ey namert, kötü sanlı!
Yezit denen şer unvanlı
Nasıl kıydın Hüseyin’e?
Esat ANIK