‘’Bir ümmet içinde, Allah korkusu ile ağlayan bir kişi bile olsa, onun hürmetine bütün ümmete Allah rahmetle tecelli eder.’’
-Hadîs-i Şerîf-
Hazret-i Mevlânâ şöyle buyuruyor:
‘’Gözyaşım, yeter bir şâhit… Yeter bir şâhit, yeter bir şâhit!
Yüzümün, benzimin rengi yeter bir delil… Yeter bir delil, yeter bir delil!’’
Ağlamakla ilgili olarak, Hazret-i Pîr Seyyid Ahmed’er-Rifâî’den ise şunları dinliyoruz:
(…Ağlamak beş yönden gelir. Herkesin durumuna göre değişir.
Birincisi: Âdem Peygamber’in ağlamasıdır; bu, hayâ duygusundan ileri gelmişti.
İkincisi: Dâvut Peygamber’in ağlaması; O da yaptığı bir hatâ yüzünden ağlamıştı.
Üçüncüsü: Yahya Peygamber’in ağlaması, bu da korkudan ileri gelmişti.
Dördüncüsü: Bir kayıp üzerine ağlamak; bu da Yâkup Peygamber’in ağlamasıdır.
Beşincisi: Heybetten ağlamaktır ki; bu, bütün peygamberlerin ağladığı şekildir.’’Onlar, Allah’ın âyetleri okunduğu zaman, ağlayarak secdeye kapanırlar.’’
…Bu beş ağlamak şeklinin dışında bir de altıncı ağlamak vardır. Bu; aşk, sevgi ve muhabbet gözyaşıdır. Bu ağlamak Şuayb Peygamber’e nasîb olmuştur.
Şu mısra’lar da Hazret-i Ken’an Rifâî’den:
‘’Ağlamakla tayyedersin menzil-i maksûdunu
Gözyaşından abdest al da gözle gör mâbûdunu
Benliğin dâvâsını terk eyle gafletten çekil
Âşık ol Ken’an dilersen görmeğe mâşûkunu.’’