“Türk Divası”(!) ölmüş…
Gazetelerden öğrendiğimize göre;(…cenâzesi, Milano’da La Scala Operasının Santa Basila Kilisesi’nde düzenleyeceği törenle kaldırılacak ve vasiyeti gereği krematoryumda yakılacak. Diva’nın külleri daha sonra İstanbul’a getirilerek yine vasiyeti gereği Ortaköy’de yapılacak bir törenle Boğaz’ın sularına dökülecek)miş…
“Böyle olur böyle günün Nevruzu!”
Seyredin Türklüğü siz! Böylesine, isterseniz “ortalama Türk” deyin, isterseniz başka bir isim bulun! Neyse ki,”ölünün ardından konuşulmaz” ölçüsü, elimizi ve dilimizi bağlıyor.
“Türk” deyince biz, bir ahlâk ve seciye bütünlüğüne sâhip; ne kadar zor ve çileli olsa da ömrünü bu vatanda ve bu milletle birlikte geçiren… Şanlı Bayrağımızın gölgesinde yaşamayı en büyük şeref sayan, fakat seksen yaşına kadar İtalya veyâ başka bir ülkede; “fildişi kulesinde” yaşamayı zillet sayacak kimseleri anlarız.
Bu ülkeyle olan bağları “pamuk ipliği” mesâbesinde olan bir sürü züppe, kendini Türk sayıyor. Türk’ün îmânıyla bir ilgileri yok; töresi, geleneğiyle en küçük alâkaları ve bilgileri yok! Bu vatanın evlâtlarıyla,onların sıkıntı ve çileleriyle hiçbir ortaklıkları yok..fakat gene de Türk sayılıyorlar. Bu, bizlere onların bir lûtfu(!) olsa gerek.
Eh, bu şeref bize yeter de artar bile!