On bir yaşında tahta geçen Dördüncü Murad, yirmi bir yaşında annesini devlet işlerinden uzaklaştırıp, iç isyanları düzeltmeye koyuldu. O sıralarda, sipâhi askerleri çok değişik zorbalıklar yapmaya başlamıştı.
Genç pâdişah ilk iş olarak, bu zorbaların hesâbını görmek istedi. Bunların elebaşısı olan Recep Paşa’yı yakalatarak huzûruna getirtti. Can derdine düşen Paşa, hünkârın ayaklarına kapanmak istedi, fakat askerler buna izin vermedi. İki yeniçerinin kolları arasında, pâdişaha yalvaran gözlerle bakarak:
-Affet sultânım.. Bağışla canımı.. Ben ettimse sen etme..
Demeye çalıştı.
Bu sızlanmaları bir Türk’e yakıştıramayan pâdişah hışımla tahtından fırladı ve Recep Paşa’ya bir tokat atarak gürledi:
-Sus, yıkıl karşımdan! Kulluğumdan çıktın, bâri Türklüğünden çıkma!
Yıldırım Bayezid, İstanbul’u ikinci muhâsarasında da ele geçiremedi; fakat Bizans İmparatoru, İstanbul’da bir Müslüman mahallesi kurulmasına, câmi ve mahkeme yapılmasına, imam, hatip, kadı tâyinine ve her yıl on bin duka altını ödemeye râzı edildi. Ve böylece İstanbul’a ilk olarak Türk halkı yerleştirilmiş oldu.(1399)
Yeniçerilerin öldürdüğü ilk sadrâzam Karamanî Mehmed Paşa’dır.1481 yılında Gebze’de vefât eden Fâtih’in ölümünü saklaması hayâtına mâl olmuştur. Bu olay, yeniçerilerin devlete ilk baş kaldırmasıdır.