Bâzı edebiyatçı ve nüktedan kimseler vardır; durup dururken yarı şaka, yarı ciddî öyle bir söz söylerler ki, daha sonraları herkes şaşar kalır.
O gelişi güzel söylendi zannedilen söz, derin bir hikmet taşımakta, bâzen de târihi özetlemektedir.
İşte bunlardan biri:
Köse Rauf Paşa, vezir olduğu zaman maârif bakanlığı ve İran elçiliği yapmış bulunan Münif Paşa:
“Üç tuğlu vezîr olurdu evvel
Üç tüylüsü oldu şimdi peydâ
Üç tüy ile üç tuğu kıyâs et
Devlet ne idi ne oldu hâlâ!”
Demiştir.
“Üç tuğlu vezir olurdu evvel…”
Arzıhâlci Ali Bey’in oğlu Mehmed Râîf Bey kalemden yetişip Seraskerlik dairesine kâtip olmuştu. Midhat Paşa’ya intisâb ederek Tuna vâliliğinde evrak müdürlüğünü, Bağdat vâliliğinde ise muavinliğini yapmıştı.
Midhat Paşa yetiştirmelerinden olduğu için de öteden beri mimlilerden dolayısıyla da hayli müddet taşrada menfî Rodos, Kıbrıs, Beyrut mutasarrıflığında bulunduktan sonra nâfia nâzırı ve rüsûmat emini olabilmişti. Vezirliği 12 Kasım 1883’te ihsan buyuruldu.
Ticaret nâzırı (Eylül 1880-1882), Nafia nâzırı (Nisan 1884-Eylül 1885), Adana vâlisi (Ekim 1885-Temmuz 1887), Ticaret nâzırı (Mayıs 1890-Eylül 1891), Halep vâlisi (Ocak 1896-Temmuz 1900), Meclis-i â’yân a’zâsı (Aralık 1908), Şu-rayı devlet reisi (Mayıs 1909-Ocak 1910) görevlerinde bulunan âlim ve edebiyata meraklı, idarede kudretli, uyanık ve uzağı gören bir zattı.
Raif Paşa sakalı üç tel halinde bulunduğundan “köse” lâkabıyla anılırdı. O vakit vezirler ve paşalar top sakallıyken bunların arasında Raif Paşa garip bir şekilde kalmakta idi. Kendisine vezirlik rütbesi verildiği zaman şair Münif Paşa da şu tarihi düşürmüştü:
Üç tuğlu vezir olurdu evvel
Üç tüylüsü oldu şimdi peyda
Üç tuğ ile üç tüyü kıyas et
Devlet ne idi ne oldu hâlâ?
[Evvel ne idi, ne oldu dünya?]