(Sıratı geçmek için ahireti beklemeğe lüzum yok… Onu, burada geçmektesin…
Tekrarlıyorum: Ayağınızı denk alın!.. Gafletin yeri, vakti, zamânı değil!.. Burası muhârebe meydanıdır. Kurşun kime isâbet ederse o gider. Gıybet, arabozuculuk, yalan, iki yüzlülük ve gaflette bulunmayın. Her yerde Hakk’ı seyredin. Hâsılı kimseyi incitmeyin, kimseden incinmeyin. Size dâima nasîhatim budur!..)
****
Birgün Hocamız sokağa çıktığı sırada, imam efendi seslenerek durdurmuş, sonra da yaklaşarak ellerini öpmüş. Her zamanki gibi vazifesine gidiyormuş. Fakat yürürken topallamakta olduğunu gören Hocamız koluna girerek rahatsızlığını sormuş. Ayağının yanmış olduğunu ve kim bilir hangi hatâsından dolayı bu işin başına geldiğini söylemesi üzerine şöyle cevap vermişler:
-“Niçin böyle söylüyorsun? Bir mümin, kırk gününü kendisine elem verecek ve üzecek, velev cüz’î olsun keyfini kaçıracak bir hâdise bir iş olmadan geçiremez.
Hattâ Ebû Bekir Efendimiz, kırkıncı gün olduğu halde böyle bir şey olmadığından endişelenmekte iken koşa koşa gelen kölesinin: Yâ seydî, üzüleceğiniz bir haberim var, çok sevdiğiniz deveniz öldü, demesi üzerine Ebû Bekir Hazretleri şükran secdesine kapanıp; Yâ Rabbî sana şükür… Hiç olmazsa beni kırkıncı gün hatırladın! der.”
Bu kıssayı dinledikten sonra hoca efendi tekrar Hocamızın ellerine sarılıp: Aman ne irşat, ne irşat! diyerek ferahlamış ve yoluna devam etmiş.
*****
Gece salonda idik. Ateşli olan kok sobasına bakarak:
-“Bu sabah Behîce Valideniz, bu sobadan, atılmak üzere bir demir parçası çıkardı. Kömürlerin içinde yanıp yanıp da artık atılacak hâle gelen bir demir parçası… Evet, bir demir parçası der ve ehemmiyet vermezsiniz. Halbuki unutmayınız ki her şey, her şey zîhayattır; canlıdır.
O demir orada günlerle yandı, yandı, nihayet atılmak üzere bir tarafa bırakıldı. Orada da kim bilir zerre zerre oluncaya kadar, sıcağın ve soğuğun içinde daha nice zamanlar kalacak. Ondan sonra da toprak olup ondan ot bitecek. -Bir kere toprak oldu mu iş kolaylaşmış demektir- O otu hayvan yiyip nihayet hayvanı da insan yiyecek ve bu suretle beşeriyet mertebesini bulacak.
Bu sözleri ehemmiyetsizce dinlemeyin. Şu anlattığım ne hazin ve müşkül bir seyirdir. Onun için Resûlullah Efendimiz: Öldükten sonra başınıza gelecekleri bilseniz ayaklarınızı uzatıp yatamaz, kana kana su içemez, başınızı alıp dağdan dağa kaçardınız! buyuruyor. Hemen Cenâb-ı Hak cümlemize lutfu ile muamele etsin.
Hz.Ken’an Rifâî
(Sohbetler)