Sultan Murad, Bağdad önlerine gelince, birkaç gün muhârebe edip hiçbir netîce alamamış.
İrâdesine karşı koyan böyle bir durum yüzünden hiddetlenip muhasaradan vaz geçmeyi rezâlet saydığı için, bütün orduyu toplamış; önde gelen komutanlarına ric’atin utancını anlatmış. Şehri almadan İstanbul’a dönmektense, herkesle birlikte burada ölmeyi tercih edeceğini söylemiş.
Ertesi gün umûmî bir taarruza girişilmesini fermân etmiş. Bağdad’a hücum etmekten geri duranı kendi eliyle öldüreceğini de haber vermiş.
Pâdişahın her söylediğini yapan biri olduğunu bildikleri için, asker- subay herkes düşman eliyle ölüp şehid olmayı tercih etmişler. Çok sayıda kayıp vermelerine rağmen, şehri fethetmeyi başarmışlar.
Bütün bu saydığım sebepler ve mânevî meziyetlerden başka, Türk askeri iyi silâhlandırılmış, donanımlı ve iyi eğitimlidir. Bu bakımlardan Hıristiyanlara üstünlük sağlıyorlar.
Türkler, zenginliklerinden önemli bir kısmını silâh, giyim kuşam ve binek için harcıyorlar.
Yeniçerilerin en fakiri bile parasının büyük bölümünü iyi bir tüfek, iyi bir kılıç almaya sarf ediyor. Tüfekler büyüktür ve kaliteli demirdendir.
Bâzan kırk, elli hattâ altmış libre ağırlığındadır. Ben, seksenliğine rastladım. Bol miktarda barut doldurup, demirden bir çubukla kurşunu tıkıyorlar, bir kayış vâsıtasıyla koca tüfeğin tetiğini ustalıkla çekiyorlar.
Bu işi, hafif bir silâhla yapar gibi kolaylıkla başarmaktadırlar. Tanıdığım bir yeniçeri, iki kuşa iki atış yaptı; birisinin kafasını kopardı, öbürünün göğsünü deldi.
(Fransız seyyah Jean de Thevenot)ın hatıralarından.