109.
Hocamız câmide dinlemiş olduğu bir vaazdan bahsederken:
-“Vâiz, İslâm demek, pâklik, temizlik demek, içini dışını temiz tutmak demektir, diyordu. Ne güzel bir söz… yine diyordu ki: Resûlullah Efendimiz: Ağzı sarımsak ve soğan kokan kimse mescide girmesin, kimseyi rahatsız etmesin, buyuruyor.
Böyle söyleyen Sultan, ya kalpleri incitmeye nasıl râzı olur? diyordu.”
Münîre Hanımefendi:
-Efendim, bilmem ki, zamânın bereketi mi yok, nedir? Çabucak, duyulmadan geçip gidiyor:
-“Zamânın duyulmadan geçmesi, Allâh’ın bir lütfudur. Zamânını ne geçiremeyenler vardır. Hastalık ile, elemler ile ve daha türlü türlü sebepler ile dakikaları sayıp zamânın geçmesini bekleyenler vardır.
Cennette zamânın geçtiği duyulmazmış, derler. Sen de işte zamânın geçtiğini duymuyorsun. Teessüf değil, şükretmen lâzım..”
Münîre Hanımefendi:
-Evet Efendim cemâl cennetindeyim de ondan.