29 EYLÜL
(Gönül ovasına girmek gerekir. Çünkü dünyâ ovasında ferahlık yoktur. Dostlar, gönül emîn yerdir. Orada pınarlar, gül bahçesi içinde gül bahçesi vardır.
…Bil ki lezzet içtendir, dıştan değildir.
…Toprakta yetişen gül bahçesi yok olur. Gönülde yeşeren gül bahçesi ise ne hoş!)
–Hz. Mevlâna–
————————————————————————————————————————————————————
26 EYLÜL
-Şeyh Gâlib Dede-(1757-1799) Efendi’nin:
“Hutben okunur minber-i iklîm-i bekaada
Hükmün tutulur mahkeme-i rûz-i cezâda
Gülbang-ı kudûmun çekilir Arş-ı Hudâda
Esmâ-yı şerîfin anılır arz u semâda
Sen Ahmed ü Mahmûd u Muhammed’sin Efendim
Hak’dan bize sultân-ı müeyyedsin Efendim”
Diye gönüllerimizi uyandırıp îman hayâtımızı coşturduğu Resûlullah Efendimiz’in ahlâk güzelliğinden nasiplenebilmek niyâzıyla cümlenin Mevlid Kandili’ni tebrik ederim. Gönül dolusu selâm ve muhabbetle…
25 EYLÜL
(…Gerek batıda gerek doğuda kupkuru iş kadını, para peşinde koşan erkek ve hizmetkârların elinde, kreşte, yuvalarda büyüyen çocuklarla âilelerin dejenere olduğu görülmektedir. Bu yüzden, şefkatten ve ilgiden uzak tek başına yetişen gençlerin arasında gençlik problemleri hızla artmış olup, bu durum artık bir milletin değil bütün dünyânın müşterek derdi hâline gelmiştir.
Âilenin, cemiyetin ve milletin selâmeti için kadının okuması, meslek sâhibi olması, fakat asıl vazifesinin analık olduğunu unutmaması gerekir.)
–Sâmiha AYVERDİ–
———————————————————————————————————————————————————
21 EYLÜL
(-Sâmiha Anne-Kadını âilenin mihveri/mil, merkez, eksen/ olarak el alır, meseleye feminist bir düşünce istikametinde bakmazdı.
“Yaradılıştan kadına ’ana’ olmak şerefini bahşeden kudret, erkeğe koruyuculuk vazifesini yüklemiştir”, der. Eşitlikten çok, âilede kadın ve erkeğin birbirini tamamlamalarının, birbirine destek olmalarının, âilede huzur, saâdet ve dengeyi sağlamalarının gerektiğini söylerdi.
Böylece meseleyi kadın erkek eşitliğinden çıkarıp “insan olma” zemînine getirir. Kâğıt üzerindeki eşitlikten ziyâde, âilenin temelini oluşturan kadın ve erkeği, güzel ahlâk sâhibi ve mes’ûliyetlerini bilen insanlar olarak görmek isterdi…)-Aysel Yüksel, Sır Kâtibi. S.341
————————————————————————————————————————————————————
18 EYLÜL
(İnsanları birbirine bağlayan ya da lehimleyen reçeteyi şu birkaç maddede toparlamak mümkün:
Histe ve fikirde birlik, şefkat, muhabbet, saygı, dürüstlük, sabır, ferâgat, kanâat ve bütün bu meziyetlerin hepsini besleyecek olan îman anlayışı.
Allah kadına, kimsenin erişemeyeceği bir imtiyâz vermiştir ki o da analık mevkiidir.
Ama biz kadınlar, bu yüce imtiyâzın takdîrinde yanlış olduğu kadar boş da olan bir inatla durmadan ‘kadın-erkek eşitliği’ terânesiyle kendi kendimizi küçük düşürüyoruz.
Allah, kadına yaratıcılık imtiyâzı vermekle onu yüceltmiştir. Erkek, ne kadar özense çocuk doğuramaz. Ey kadın,
Cenâb-ı Hakk’ın sana bahşettiği bu ulvî vazifeyi unutup, neden tabîata müdâhale ederek isyan bayrağını açmış bulunuyorsun?” (34-35.s)
“Kadın ve erkek birbirinin tamamlayıcısı olarak yaratılmış ve vazife taksimi de tabîatça yapılmış bulunduğuna göre, aralarında zıtlaşma ve iddiâ gibi kof dâvâ, kazanılması muhâl/imkânsız bir dâvâdır…)
Sâmiha AYVERDİ
15 EYLÜL
(GENÇ HANIMLARA: “Evlerinizi çok iyi döşeyin. Az fakat güzel şeyler alın. Yavaş yavaş, acele etmeyin. Zamanla eviniz güzelleşir. Kıyâfetleriniz de öyle.…İki bey yolda yürüyorlarmış.Biri cebinden mendilini çıkarınca mis gibi bir koku yayılmış. Neden siz öyle olmayasınız? Eşyâlarınızın arasına kokulu sabun koyun. Elbise dolaplarının bir köşesine meselâ bir güzel kokuyu sürdüğünüz pamuğu bırakın..)
Sâmiha AYVERDİ
YENİ DERS DÖNEMİNİN BAŞLIYOR OLUŞU SEBEBİYLE BÜTÜN YAVRULARIMIZA VE ÂİLELERE HAYIRLI BAŞARILAR DİLER, TEBRİK EDERİZ.
(Çocuğa, millî ve mânevî değerlerine bağlı, şuurlu, îmanlı, basiretli, muhabbetli, dengeli ve taassuptan uzak bir hayat görüşü kazandırılmasında da ananın önemli rolü vardır. Bunun için de evvelâ kendisinin cehâletten kurtulması, iyi bir eğitim görüp, kendisini iyi yetiştirmesi gerekir.)
Sâmiha AYVERDİ
4 EYLÜL
(Hayvan olsun, insan olsun hilkat/yaratılış/ kanunları îcâbı olarak, tekâmül etmek için insana karışmaya, mânen can atar. İşte bunun için dervişlikte şöyle bir esas vardır. Alınan bir gıdânın vücutta kuvvete mübeddel olunca/değişipkuvvet hâline gelince/, bu kuvvetin şerli işlere değil, hayırlı işlere sarfedilmek sûretiyle ona karşı olan mânevî borcumuzu îfâ etmiş oluruz. Yâni şu hayvânî veya nebâtî gıdâ ki yemek suretiyle istihlâk olunuyor/ tüketiliyor/, hiç değilse ziyan olmasın.)
–Sâmiha AYVERDİ–
—————————————————————————————————————————-
1 EYLÜL
(Şu muhakkak ki târih gerçekleri, halkın da münevverin de/aydının da/zihnine alarm verecek seslere sâhip olduğundan, Hiç değilse Türk münevverini yakın târihle karşı karşıya getirmek bir vatan borcudur.)
–Sâmiha AYVERDİ–
———————————————————————————————————————–