“Her zekî insanın, ânîden yakalanabileceği… İrfan sâhiplerinin keşfedeceği belirtileri vardır AŞKIN! Birincisi;
Sevgiliyi, derinden derine seyre dalmaktır. Göz, rûha açılan büyük bir penceredir. Gönlün sırlarını keşfe çalışır ve en gizli düşüncelerini açığa vurur. İşte, Sevdiğine bakan birinin, hiç kılını kıpırdatmadan O’na baktığını… Bukalemunun güneşi izlediği gibi, O’nu izlediğini görürsün.”
“Benim gözüm, senden başkası üzerinde eğlenip durmaz; mıknatısın özellikleri diye anlatılanlar, tam sana uyuyor.
Her nereye yönelirsen yönel ve hangi işi yaparsan yap, dilbilgisinde, sıfatın, vasıflandırdığı isme uyduğu gibi, gözlerim seni gözler.”
“Yine bir insan, ancak sevdiğinden başkasına söyleyemeyecek şeylere sâhip olduğunda, onun âşık olduğunu anlarız.
…O zamâna kadar başkalarına vermekten kaçındığı malının tamâmını bir anda dağıtmaya başlayan kimse için de aşk belirtileri söz konusudur.
…Böylelikle, nice cimriler cömert,.. Nice kaba insanlar kibar ve ince…nice bilgisizler bilgili ve kültürlü…nice korkaklar cesur ve şecaatli..nice nahoşlar nâzik…nice düşük kimseler güzel oldular. Nice yaşlılar gençleşti; nice zâhidler, işi sefihliğe vurdu. Yine aynı yolla nice akıllı kişiler, bir sürü skandal çıkardılar.
Bütün bu belirtiler, aşk ateşinin yanmasından… yangının alevlenmesinden… alevin fışkırıp parlamasından önceki belirtilerdir. Ama bu ateş, iyice tutuşup avını elde edince, işte o zaman gizli buluşmalara şâhid oluruz. Âşığın sevdiği dışında herkesten açığa yüzçevirdiğini görürüz.
Biliyoruz ki zıtlar, gerçekte, aynı benzerlerdir.
…Biliyoruz ki, varlıklar devamlı zıtlıkta en yüce noktaya ulaştıklarında ve ayrım noktasının en sonuna vardıklarında benzer olurlar. İşte, Azîz ve Celîl Allah’ın kudretinden bir belge! Bu belge önünde insanın aklı donup kalıyor.
Meselâ kar; insan, uzun zaman kar’ı elinde tutsa, ateş hissi uyanır. Aşırı sevinç ve hüznün, insanı öldürdüğüne… Kahkahalarla gülmenin, kişiyi gözyaşlarına gark edip ağlattığına şâhid oluyoruz.
…Nerede olursa olsun, konuşmayı, yalnızca sevdiği üzerine sürdürme imkânına sâhip olsaydı; seven, dünyâda hiç bir şey uğruna bunu değiştirmezdi.
…Öteki belirtiler de şunlardır: Yalnızlığı sevmek, inzivâya çekilme yollarını aramak! Kendisinde herhangi bir hastalık olmaksızın zayıflamak! Yürüyüşe çıkmak da insanı yanıltmayan bir işârettir. Rûhun gizli güçsüzlüğünü ortaya koyan kesin bir belirtidir.
Âşıklar arasında, uykusuzluk da çok görülen bir ârazdır.”
“Göz kapaklarım, bulutlara ders verdi ve bunun üzerine bulutlar, bol bol yağmur yağdırdılar.”(*)
(*)İbn-i Hazm-Güvercin Gerdanlığı