(Orta zamanda prensler ve hükümdarlar ekseriya/çoğunlukla hiç görmedikleri kadınlarla evlenmeye mecbur olurlardı. Faka basıp bir gudubet /çirkin ile evlenmiş olmamak için ekseriya elçilerini veya saray ressamlarını görücü -olarak- gönderirlerdi.
1161 senesinde Bizans İmparatoru Manuel, Trablus prensinin kız kardeşi Milisendis ile evlenmek isteyince Bizans sefirleri/elçileri mufassal/tafsilâtlı -detaylı-mâlûmat/bilgi verebilmek için, kızı anadan doğma soyarak bir âlâ/güzelce gözden geçirmişler ve uzun uzun konuşturarak sesini ve dişlerini kontrol etmişlerdir.)
O dönemlerin kanunları, kadınlara evlilik konusunda her türlü hakkı sağlamayı garanti ediyordu. Bilhassa Vestfalya kanunları kadınların hiçbir hak kaybına uğramamasını sağlamaya çok gayret gösteriyordu.
Bu kanuna göre eğer erkek karısına karşı vazifesini yerine getiremezse, ilk olarak komşular yardıma çağrılacaktı. Hattingen şehrinin mahallî bir yönetmeliğinde şunlar yazılıdır:
“Bir erkek nikâhlı karısına karşı, evlenerek girdiği taahhüdü noksansız olarak yerine getiremezse karısını sırtına alıp, dokuz duvar aşırı götürüp oraya yavaşça bırakmalıdır. Bu sırada kadını aslâ itip kakmayacak, yere atmayacak, dövmeyecek ve ona bir söz söylemeyecektir.
Sonra komşularını çağırmalı, karısının isteklerini yerine getirmelerini onlardan ricâ etmelidir. Komşular bunu yapmak istemez veya yapamazlarsa, kadını süsleyip püsleyerek kilise meydanına göndermelidir. Burada da derdine çâre bulamayan kadının işi şeytana kalmıştır.”
(Resimli Târih Mecmûası, Mayıs 1952, Sayı 29 Cilt:3)