Enişte!
Nasılsın masılsın, burnun İmralı’daki WC deliğine sıkışsın. Bilsen seni ne çok özledik, burnumuzda tütüyorsun. Uzun zamandır sesin çıkmıyor, yoksa duâlarım kabûl olundu da gerçekten burnun bir yerlere mi sıkıştı?
Gerçi sen ağzından değil mâbâdından konuşursun ama olsun, gene de sorup öğrenmek istedik. Çünkü eğer burnun oraya sıkıştıysa işin zor gibi görünüyor. Zîrâ burnun -bulunduğu yer bakımından- daha üstte olduğu için başın ters durunca ağzın meşgul demektir.
Neyse ne… Gelelim Vehbi’nin kerrâkesine yâni diyeceğim şu ki ortalık toz duman amma senin o mübârek dudakların eskisi gibi kıpırdamıyor mu, yoksa -üstte vurguladığım sebepten dolayı- kıpırdayacak durumda değil mi?
Hiç olmazsa Hülyâ’ların ve daha bilmem kimlerin karga gibi öttüğü “açılım” konusunda sen de âcizâne bir açılım durumuna girseydin de kulaklarımızın pası silinseydi. Çünkü her konuya maydanoz olduğun günlerde senin o zibidi lâflarına;
“Sâhibinin sesi-köpek marka” yorumlarına çok alıştık. Ki o günler ne günlerdi…
Şimdi çok daha önemli işler oluyor ülkemizde. Sakın bize şunu söyleyip üzülmelere büzülmelere, peşinden de süzülmelere yol açma: “Kardeşim, bana ne sizin ülkenizden?Enişteniz olduk diye bu kadar da yük yüklenmez ve derdime dert eklenmez. Şu anda yengenizle meşgûlüm ve açılım maçılım konularına kafa yoracak durumda değilim.”
Eğer böyle söylersen vallâhi perişan oluruz ve eniştesiz kaldık diye yeni bir açılım yapmaya kalkarız, gününü görürsün; sağlam yengeyi artık komşuda ve çekirdek çitlerken bulursun.
Yok eğer böyle demiyor ve “İmralı Dilberi’nin hazırlamakta olduğu yol haritasının bitmesini dört gözle bekliyorum; bulaşık mulaşık yıkadığım yok, yengenizden böyle bir emir almadım” diyorsan,ben de sana derim ki: Allah aşkına elini çabuk tut, burnunu o murdar delikten bir an evvel kurtar…
Çünkü bu gidişle içine battığın bulaşıklık -senin anlayacağın dilden söylersek “mok”-yüzünden yengem de yanına sokmayacak ve güreş bile tutturmayacak sana! Peki o takdirde çocuğu kim nasıl doğuracak? Bize bir kastın mı var enişte?
Mâfoluruz vallâ…
Bu memlekette “ağzı olan herkes”in konuştuğu tam da senlik konularda -mecbûriyetten- Amerikalı artizlere, şarkıcı markıcı sokak yosmalarına baş vuruyor; açılımı destekleyip desteklemediklerini sorup fikir edinmeye çalışıyoruz.
Hepimiz, başı sana vurmaya alıştık, inan bu başkaları bize hep yabancı geliyor. Halbuki sana alışmışız, ne yapalım? Şunun şurasında sana enişte demişiz; bizi nâmerde muhtâc ettiğini daha nasıl anlatalım?
Yalnız ricâ ediyoruz eğer yüz yüze görüşmemiz kaderde varsa, ne olur önce erkekler hamamına uğra, bilâhare görüşelim. Oldu mu? Fikrin gelince bizi irşâd et.
Bu sıra havalar biraz ayaz. Tez vakitte sağlık durumunu bana yaz!
İmza:
Yeğenin İbiş İbrişim