Nasıl düşünemiyorsun?
“Bu mükevvenâtın, bu mükemmel ve kusursuz cihânın, büyük bir şuûr tarafından tertip ve idâre edildiğini nasıl düşünemiyorsun?
Sen ki, kunduranın bağından, ceketinin düğmesine kadar giydiğin, kullandığın her şeyin bir akıl tarafından ve bir maksatla tanzim edilmiş olduğunu görüyor ve biliyorsun da, mükevvenâtı tanzîm eden şuûrdan niçin baş çeviriyorsun? İşte bu şuûr, bütün yarattıklarının murâkıbı, âmiri ve tek sâhibidir.
Bu şuûr, isterse seni yapar, isterse bozar.
Almak, vermek, tasarruf ve tedebbür etmekte, karışanı yoktur; insan bu şuûru tanıdğı nisbette yükselir. Ona kafa tutmak pâye ve büyüklük değil, körlüktür. Büyüklük ve yükseliş, onu olduğu gibi tanımak ve bilmektir.
Sâmiha Ayverdi, Batmayan Gün
Şu insanlar
“Şu insanlar; riyâsız, düzensiz, yalansız, müşfik ve yumuşak bir anlayış içinde olsalar, kendileri de dünyâ da ne kadar rahat ve huzurlu olacak. Fakat çok defa böyle bir talep akrebe akrepliğini yapma!…demek gibi bir şey…
Lâkin insanlardaki kötülükler ârızî ve giderilecek cinsten ise, ancak o zaman çamura düşmüş mücevherin çeşme altında yıkanıp paklandığı gibi, arınıveriyor.”
Sâmiha Ayverdi, Mektuplardan Gelen Ses
Sevgi
“Bence Allah’tan korkmak abestir. Zira Allah ne bir heyûladır, ne kâbustur, ne umacıdır. Allah’tan korkulmaz ancak sevilir. Sevildiği için de, sayılır, itaat edilir ve hoşlanacağı işlerde bulunulur, hoşlanmayacaklarından kaçınılır.
Bir muhabbet duygusunun, bizim bildiğimiz yılgınlık nevinden korku ile hiç alakası yoktur. Allah, bizim en büyük, en eşsiz, en benzersiz dostumuzdur ki, göklerde değil her yerde, her şeyde, bilhassa kalbimizdedir.”
Sâmiha Ayverdi, Millî Kültür Mes’eleleri ve Maârif Dâvâmız
Eğer insanoğlu
Eğer insanoğlu ibtilâ ve musibetleri verenden agâh olsa, muhakkak ki lûtuftan aldığı zevki kahırdada bulacaktır. Ama arz ettiğim gibi, ibtilâ ve kahrı verenle sulh yapmış, onunla tanışmış ve sevişmiş olmak şart.
İşte bu mânâ, tayfî ve esîrî vüzuhsuzluğunu, çok zahmetle bindiğim ve bir köşesine sığındığım tramvay içinde kaybederek , meşakkatlerin zevkinden haber verdi. Şuna inanmalıyız ki, kahır çiçeklerinin güzel kokusu, ızdıraplara tahammülümüz miktarı bize kendini veriyor.
Sâmiha Ayverdi, Mülâkatlar