Sâmiha Hanım:
-Efendimiz’in Hz. Ali’ye şöyle bir hitapları var…
-“Buyururlar ki… Allah’a giden yol, mahlûkâtın nefesleri kadar çoktur. Fakat sen yâ Ali, insân-ı âkilin gölgesinde olmaya bak.
Maamâfih bu kelâm, Resûlullah varken Hz. Ali’nin başkasını araması için söylenmemiştir. Ancak geleceklere ders olması için, onları uyandırmak için buyrulmuştur.(S.114)
Hazret-i Ali’den bahsedilmesi üzerine bâzı sözleri hatıra geldi.
Bahusus: Her şey Hakk’ın kudret eli altındadır. Rızk kazanmak, sâdece gayret ve çalışmakla olsaydı, atmacalar serçe kurşuna yem bırakmazlardı, demiş olduğu konuşuldu:
“Bu sözden maksat, ihsanı Allah’tan bilip, kazancı, sebep ve âletten bilmemektir. Her şeyi Hak’tan bildikten sonra çalış çalışabildiğin kadar. Mukadder olan her ne ise onun elde edileceğini bilerek çalışmak lâzımdır.
Neye beyhude emekler neye bu sa’y u emel
Gelir elbet başına her ne ise hükm-i ezel
Mesnevî-i Şerif hikâyesidir:
Adamın biri, devesine bir çuval un yüklemiş. Fakat denk gelmesi için devenin bir tarafına da kum koymuş arkadan da yalın ayak başı kabak biri geliyormuş. Deveciye: Efendi, bu devenin üstünde ne var? diye sormuş.
Deveci: Bir tarafında un, öteki tarafında kum var! demiş. Pejmürde kıyafetli adam: Unu anladık, fakat kum ne olacak? diye tekrar sorunca: Deveci denk gelmesi için… cevâbını vermiş. Bu karşılığa hayret eden adam: Onun yarısını bir çuvala yansını da ötekine koysaydın olmaz mıydı? diye sormuş.
Bu tavsiyeye hayran olan deveci:
Kuzum bu akılla sen nesin? Elbet varlık dirlik sahibi büyük bir adamsın… deyince yolcu cevaben: Yanıldın, pek fakir bir adamım, kapı kapı dolaşır dilenirim… demiş. Deveci hayretle: Bu akılla dileniyorsun? Öyle ise çekil yanımdan… uğursuzluğun bana da dokunmasın uzak ol benden! demiş.
Kazancın, yalnız akıl ve ilimle olmadığına bu hikâye güzel bir misaldir. Evet, kazanç, yalnız akıl işi olsaydı, bu adamın hiç değilse, o akılsız deveci kadar bir varlığı olması îcap ederdi.”