II.
Mısır seferini 4’üncü Ordu kuruluşundaki Mersinli Cemal Paşa’nın komuta ettiği VIII. Osmanlı Kolordusu yapacaktır. Fiîlen harekâta katılacak olan 25’inci Tümen ise diğer iki tümenden devşirilecek olan bir kuvvettir. VIII. Kolordu’nun geride kalacak olan kuvvetleri, menzil hatlariyle, Suriye kıyılarını koruyacaktır. Ayrıca İstanbul’dan gönderilecek olan 8 ve 10. Tümenler de 4’üncü Ordu emrine verilecektir.
Bîrüssebî’den Kanalın doğusuna kadar olan bölge, çöldür; buraya Sînâ Çölü denir. Hazret-i Mûsâ kavmiyle berâber bu çölde batmış, sonra da zor çıkabilmiştir. Bu çölde ne su, ne yiyecek maddesi, ne de tek ağaç vardır.
Dolayısiyle bu sefere katılacak olan her insan ve hayvanın yiyeceği, suyu ve her ihtiyâcı geriden getirilecektir. Bu vahşî çölün uzunluğu 300 km. kadardır, gece yürüyüşleriyle ancak 20 günde geçilebilir.
Bu şartlar altında sefere katılacak personele normal tayın(yemek) vermek kaabil(akıl işi) değildir. “Çöl Tayını” verilecektir. Bu tayının ağırlığı bir kiloyu geçmeyecek ve muhtevâsı(içindekiler) da peksimet, hurma, zeytinden ibâret olacaktır.
Temizlik ve içmek için herkese günde ancak birer matara su verilebilecektir.
Bu cins ve miktarlardaki iâşe(yiyecek ve lüzumlu malzemeler) maddelerini ve suyu taşımak için, küçük ve büyük ağırlıklar hâriç,11.000 deveye ihtiyaç vardı. Bütün bu işler hazırlanır ve Kanal’a varılabilirse, en geç dört gün içinde bütün kuvveti karşı tarafa geçirmek gerektir.
Aksi takdirde ya sür’atle çöl geriye doğru geçilecek veyâ aç ve bilhassa susuzluktan ötürü, ordu kırılacaktır. Çünkü cephenin 50 Km.gerisinden getirilmekte olan yağmur birikintisi su, sefere katılanlara ancak 10 gün yetecek kadardır.
Bu harekâta tahsîs edilen (ayrılan) kuvvet ise, 12.500’ü birinci kademede olmak üzere en çok 25.000 insan, 968 at,328 manda idi. Birinci kademe başariyle Kanal’ı geçebilirse, geri kalan kuvvet de ancak 10 gün sonra gelebilecekti.
İngilizler’e Gelince: Cemal Paşa’nın karargâhındaki düşman hakkında mevcut bilgilere göre, Mısır’da İngilizler’in 150.000 kişilik kuvveti vardır. Kanal’ı ise 35.000 kişilik bir kuvvet savunmaktadır. Bundan başka Kanal’da, büyük küçük harp gemileri, zırhlı trenler ve her çeşit savunma vâsıtaları mevcut idi.
KANAL’A HÜCUM
Çöl, binbir zorlukla geçilebilmiş,1’inci kademe(yi teşkîl eden birlikler) Kanal’ın doğusunda toplanmıştı. Bu kuvvetin 3 Şubat 1915 sabahına kadar bütün hazırlıklarını yaparak gün ağarmasiyle berâber, Kanal’ı geçmesi Cemal Paşa tarafından emredilmişti.
İlk aksaklık, hücum kademesinin Kanal’a yaklaşmasında vukû bulan(meydana gelen) gecikme ile başlamış, dolayısıyla tombazların suya indirilmesi ve geçiş hareketi aydınlıkta ve İngilizler’in gözü önünde cereyan etmiştir.
Bu teşebbüsü gören İngilizler, savunma kuvvet ve vâsıtalarını sür’atle görev başına göndermiş, tombazları tahrip ve karşıya geçmeye imkân bulmuş olan 600 kişiyi de esir etmiştir.
Bu sûretle harekât, başlamasıyla berâber durmuş ve seferî kuvvetin geri çekilmesi gayretlerine girişilmiştir. Bu teşebbüsteki Osmanlı zâyiâtı:
Türk kaybı (Bize göre):
Şehit 192
Yaralı 381
Kayıp 727
Toplam 1300
İngilizlere göre Türk kayıpları:
Şehit 1000
Yaralı 2000
Kayıp 650
Toplam 3650
Şimdi Cemal Paşa ile konuşalım:
Sual – Birinci Kanal Seferi hakkındaki mütâlâanız Paşam?
Cemal Paşa – Büyük harp gemileri, zırhlı trenler ve her çeşit savunma vâsıtalarına sâhip olan İngiliz Ordusu gibi cesur ve faal bir kuvvet tarafından savunulan, en az 100 metre genişliğindeki kanalın, bizimki gibi mevcud vâsıtaları kanal önünde ancak dört gün kadar
kalabilmesine elverişli olan 14.000 tüfekli, birkaç dağ ve yalnız Obüs Bataryası’ndan kurulu ve kanalı geçmek için de 5 – 10 tombazdan başka bir şeyi olmayan bir ordu tarafından cebren (zorla) geçilip zapt edileceğini hiçbir vakit hatır ve hayâlime getirmedim.
Sual – O halde Kanal Seferi’ne neden teşebbüs ettiniz?
Cemal Paşa – İngilizler’i gâfil avlayarak, hiç ümit etmedikleri bir noktadan bir baskınla kanalı geçmek, hârikulâde bir tâlih sâyesinde başarıyla sona ererse, bunu İslâm’ın ve Osmanlı İmparatorluğu’nun kat’î kurtuluşu için hayırlı bir alâmet (işâret) addederek, müteşekkir kalacak idik.
Sual – Kendi ifâdenize nazaran (bakarak), her türlü savunma vâsıtasına sâhip olan cesur ve faal İngiliz savunma kuvvetinin gâfil avlanacağı hayâline kapılarak, Türkiye’ye hiçbir fayda temîn etmeyecek olan bir sefer için, onbinlerce Türk gencini Allah’ın çölüne sürmek doğru mudur?
Cemal Paşa – Şerif Hüseyin’in hâincesine isyânı olmasaydı ben, İngilizler’i fiilen Mısır’dan kovamasaydım bile, Filistin ve Suriye içerisine bir adım atmalarına izin vermez ve yüzbinlerce İngiliz askerini Mısır’da bağlamaya muvaffak olurdum. Şerif’in ihâneti bizi bu mesut netîceden mahrûm etti.
-Allah taksîrâtınızı affetsin!
(*)Hayat Târih Mecmuası, Ağustos 1970-Cilt:2, Sayı:7