29 EKİM
YÜCE TÜRK MİLLETİ’NİN CUMHURİYET BAYRAMI’NI TEBRİK EDERİZ!
(…siyâset meydanının tozkoparanlarında şahsî menfaat endîşesi, aynanın görücülük ve göstericilik vasfını/özelliğini ifnâ eden/yok eden bir toz gibidir. Onun için, hareket noktası millî ve kütlevî menfaat olmayan; hamiyet/vatan, millet ve yurdunun şerefini koruma gayreti, diğerendişlik/başkalarının durumunu düşünmek ve îmandan mahrum olan idârecilerin icraâtı, bir memleketi vartadan vartaya/uçurumdan uçuruma sürükler.)
BUGÜNLER, MİLLÎ VE MÂNEVÎ DEĞERLERİMİZE SIMSIKI SÂHİP ÇIKILACAK GÜNLERDİR.
–Sâmiha AYVERDİ–
—————————————————————————————————-
28 EKİM
(Bir kimse zâhiren abdest almakla âza ve cevârihini temizlemiş olur yâni vücûdunu temizlemiş olur. Hâlbuki günahlardan korunmak ve temizlenmek için lâzım olan su; ibâdet, tâat ve iyiliktir. Sonra kalbin ve nefsin pisliklerini ve fenâ ahlâklarını giderecek olan su ise Allah’ın ahlâkıyla ahlâklanmaktır.)
–Sâmiha AYVERDİ–
——————————————————————————————————
25 EKİM
(… Kendine hâkim olamayan insan etrâfına da olamaz. Bir düzen bir nizam kuramaz.
(… Hazret-i Ali, Hayber Kalesi önünde kılıcını düşman Beyi’nin göğsüne dayayıp, ona galebe çalmak üzereyken, hayâtının elden gittiğini gören ve artık yapacak hiçbir şeyi kalmayan Kale Beyi Hazret-i Ali’nin yüzüne tükürür. Allâh’ın Aslanı derhal kılıcını çekerek hasmını öldürmekten vazgeçer. Niye canımı bağışladın, diyen Bey’e Hz. Ali’nin cevâbı şudur: “Şimdiye kadar seni Allah’ın emri îlâ-yı kelimetullah için öldürüyordum. Şimdi ise yüzüme tükürdün, ola ki bu kılıç darbesine nefsim karışa…)
İşte bu, kendine hâkim olan insan harcıdır ve ebediyete kadar yürüyecek olan bu hâkimiyetin fermanıdır.)
-İlhan AYVERDİ-
(1968 yılında yazdıkları bir Mektuptan)
—————————————————————————————————-
21 EKİM
(… Nazar deyip de geçmemek gerek.
Bir de Hak erlerinin, Hak’la Hak olmuşların müsbet nazarları vardır ki onların kârı/işi, değil ağaçları kurutmak, kuru ağaçları yeşertmektir.
Nefsânî ve hayvânî sıfatların pençesinde mânevî hayatlarını kaybetmiş ölü gönüllere bir anda hayât-ı tayyibe/ Temiz ve güzel hayat kazandırarak diriltmenin, onların kadem basmış/ Gelmiş oldukları dünyâdaki esas kârları/ işleri olduğunu bilebilsek, hiç gölgelerinden ayrılır mıyız?
Hülâsa/ Özetle, bu uluların nazarları öyle bir nazardır ki, taşa değse sîm ü zer/ Gümüş ve altın eyler vesselâm.)
–Sâmiha AYVERDİ–
—————————————————————————————————-
18 EKİM
(… Allâhım! Velîlerinin ve dostlarının kalplerini bizim üzerimize çevir. Allâhım! Bizi Sen’in sevdiklerinin ve sana yakın olanların defterine yaz…)
–Hz. Ken’an Rifâî–
——————————————————————————————————-
14 EKİM
(İşsiz güçsüz oturma, gir içeriye, tez katıl bize.
İşsiz beden ya yemeğe düşer ya uykuya dalar.
Semâ ehlinden rebap sesi gelmekte;
Onların halkasını bul, semâ edenlere katıl.)
(A düşüncesi bağlanıp kalmış kişi, ayağın da çözülmemiş;
Gördüğün kımıldanış da bir sır.
İç sıkıntısı, yürüyüp gitmekle ferahlığa döner; Kuyu suyuyla ırmak suyu, bu yüzden öbür sulardan üstündür.)
–Hz. Mevlâna–Rubâîler
————————————————————————————————
11 EKİM
(Sen su değilsin, toprak değilsin, başka bir şeysin sen. Balçık dünyâdan dışarıdasın, yolculuktasın sen. Kalıp, bir arktır; can, o ark’a akan bengisu; fakat sen, senliğinde kaldıkça ikisinden de haberin yoktur.)
—Hz. Mevlâna–
—————————————————————————————————
7 EKİM–
“Kötü huy, âdet edindiğinden dolayı sağlamlaşır, yerleşir. Seni ondan vazgeçirmek isteyene kızarsın”
“İnsan, düşüp kalktığı kimseyle konuşa görüşe huyuyla huylanır. Gönül, arkadaşının huyunu kapar.”
” Huyları yaratanın huyuyla huylan, peygamberlerin ahlâkını yetiştirip besleyen Allah’ın ahlâkına bürün.”
“Nîmetleri inkâr eden maymun huylulardan saman bile esirgenir. Fakat peygamber huylu kİşilere güneş ve bulut ikram olarak saçılır.”
–Hz. Mevlâna—
———————————————————————————————-
4 EKİM
(… İnsanların en kötü mârifetlerinin başında kendi kendilerini aldatmaları, hatâlarına iyilik kisvesi/Elbisesi giydirerek, onları çevrelerinin ya da milletin menfaati için yaptıklarına kendilerini inandırmaları gelmektedir.… Bu hazin/Üzücü gafletten kurtulmanın tek çâresi ise, insanoğlunun gönlünde bir ilâhî müftünün bulunması ve onun fetvasına göre hareket etmesidir.)
–Sâmiha AYVERDİ–
—————————————————————————————————-