Fâtih Sultan Mehmed Han, Mahmud Paşa’yı sadrazamlıktan önce azl etti, bir müddet sonra gene sadrâzamlığa getirdi.
Paşa,neden azl edildiğini bilmiyordu, ikinci defa sadrâzamlığa tâyin olununca azil sebebini sordu. Fâtih:
“-Azl sebebini kendin yarattın. O da budur ki Arnavutluk’da zulüm ve eziyet ile harb eden Nasuh Beğ iltizam olunmuştur. Eğer Nasuh Beğ’in zulüm ve kötülüklerinden haberin yok ise memleketde olup bitenlerden gaflettesin demektir.
Haberin var da bu işi ortadan kaldırmadıysan, o takdirde de zulüm ve hıyânette onunla ortak olmuşsun demektir.
İmdi, gafletle vezâret başarılmaz! Vezâret kemâli olmayınca imarât olmaz. Vezir Pâdişâha zâhir olmayınca millet refah bulup memleket imârat ve imâret bulmaz!” demiştir.
Sultan İbrâhim zamanında Kethüda/Kâhya Kadın’a 500 çeki odun lâzım olmuş, pâdişah, odunun temini için Sadrâzam Kara Mustafa Paşa’ya emir vermişti.
Paşa, devletin çok daha önemli işleriyle meşgul bulunduğu için odunu vaktinde temin edemedi. Bir gün, Padişah, Divana başkanlık eden sadrâzamı huzûruna çağırıp, öfkeyle:
“-Bre mel’un! Odunu neden temin etmedün?” Diye çıkışınca, her şeyi göze almış olan sadrâzam:
“-Benim işim umûr-ı devlet ve millettir. Oduncu Kethüdâsı değilim!” Dedi.
Bu cevap üzerine pâdişah, kendisini idam cezasıyla tehdit etti.