(… Tandırı uyandırdılar, ateşi hızlandırdılar; içlerinden birini tandırda yandırdılar. Upuzun bir kürek bulup, onu tandıra daldırdılar.
Biri tekbir getirdi, ellerini kulaklarına kaldırdılar; “Er kişi niyetine!” Diyerek namazı kıldırdılar.
Biraz sonra tandırdan çıkan, kor gibi; yumruk kadar kızarmış bir yürekti…
Kürekteki yürekti.
İçlerinden biri küreği öptü, yüreği tuttu; lâfı ortaya attı:
-Soruyorsunuz: “Nedir yaptığınız?” Diye! Bu bir çiledir, “sevmekle dolan bir çiledir bu!”
Ve sustu.)
–Gözyaşı Irmağı, s.81-