“Bırak ey âşık hileyi düzeni virâne ol, virâne! Ateşin tâ ortasına atıl, âdeta gönlüne gir de pervâne ol, pervâne!
Hem kendine yabancı kesil, hem evini yık da ondan sonra gel, âşıklarla aynı evde otur, ayni evde onlarla düş kalk!
Yürü, gönlünü, yedi kere yıka kinden de; sonra gel, aşk şarâbına kadeh kesil, kadeh!
Sevgiliye lâyık olman için, tâmamiyle can kesilmelisin… Sarhoşların yanına gidiyorsan; sarhoş ol, sarhoş!”
“Hevâ ve hevese meyletmek bir kilittir ki gönüllerimiz onunla kilitlenir. Sen anahtar ol… Anahtarların dişi kesil, anahtarların dişi!
Mustafâ Hannâne direğini okşadı. Bir ağaçtan da aşağı değilsin ya… Hannâne direği ol, Hannâne direği!
Süleyman, kuşdilini duy, öğren diyor sana! Hâlbuki sen bir tuzaksın ki kuş senden kaçıyor. Tuzak olma, yuva ol, yuva!