Pek çok burç, yok olup gitti.
İnsanın ne kadar hunhar, ne derece zâlim ve tahripkâr bir mahlûk olduğunu anlamak için tâ uzaklara gitmeye ne hâcet? Kütahya’nın Hisar’ına baksanız; Hisar’dan şehre bir göz atsanız, bunun bin bir türlü örneğini görür ve insanlığınızdan utanırsınız.Şu anda gene neyse…yakın zaman öncesine kadar Hisar’daki tahribat korkunç denecek boyuttaydı. Pek çok burç, yok olup gitti.
Çocukken sokak aralarında oynadığımız “Gıbidik”, zamanla kaybolacaktı, kayboldu. “Makkap” ve “Gazoz kapağı” gibi oyunlar da öyle!” Makkap, sigara kutularının ön yüzünden ibâret oyuncağımızdı.
Gazoz kapağı ise, tam adıyla gazoz şişelerinin tırtırlı kapağından başkası değildi.
“Gıbidik”i bilenlerin kaldığına inanmak bile zor; bu yüzden, onun hakkında açıklama yapmaya gerek de yok sanırım.
Uzun Eşek, Birdir Bir,”Vadım”, yâhut “Tek mi Çift mi?” ve “El el üstünde kimin eli var?” oyunları da yok olup gitti. “Ortada Sıçan”, “Sobi” ve “Tet Oynamak” da öyle!
Bunların kaybolup gitmesi kaçınılmazdı. Fakat insanı, “çok zâlim ve nankör” olarak târif eden Yüce Kitabımız, tabiatın tahribini sürdürdüğümüz müddetçe bizi de aynı zulümle suçlayacaktır. İş,”zâlim!” damgasından sıyrılarak bir “Âdil!” vasfına bürünmektedir.
Çevresi tamâmen bahçelerle kaplı bu oyun yerinde sayısız meyve ağacı vardı.
Çapraz Bahçesi’nde bizler futbol oynardık; mahallenin kadınları çevremizde hem piknik yapar, hem de bizi seyrederlerdi. Bilhassa akşam saatlerinde, bizden yaşça büyük olanlar da gelir ve kıran kırana maçlar yapılırdı.
Çevresi tamâmen bahçelerle kaplı bu oyun yerinde sayısız meyve ağacı vardı. Bütün yollar Çapraz Bahçesi’ne çıkardı. Bir yol, Hâtuniye’den iner.. bir yol, eski PTT binâsının arka bahçesinin tam karşısından gene Çapraz’a girerdi.
Eğer Yeşil Câmi tarafından gelecek olursanız;
bu sefer de daracık bir sokak, kıvrıla büküle sizi aynı meydanlığa ulaştırırdı. Bu taraftan gelirken yolun ilk büklüm yerinde bir çeşmecik.. çeşmeyi geçince gene sol kolda Balıkçı Ahmet Ağa’nın evi vardı.
Buradan yürümeye devâm ederseniz; en az iki defâ daha sağa kıvrılarak Çapraz Bahçesi’ne ulaşır ve iyice daralan yolda, evleri, iç içe geçmiş görürdünüz.
Servi Mahallesi’ndeki Baba Evi’ni hiç görmedim
Bu durum, sizde; Karşılıklı iki evin penceresinden herhangi bir şey uzatılsa, kolayca alınıverecekmiş duygusu uyandırırdı.
İşte buralar da benim mahallemdi. Çünkü annemlerin evi, Hükûmet Caddesi üzerinde; küçük de olsa bahçeli bir mekândı. Servi Mahallesi’ndeki Baba Evi’ni hiç görmedim. Ama, Nine dediğim Anneannemin dul bir kadın iken; çalışıp didinerek kendi elleriyle yaptığı Anne Evi’ni çok iyi biliyorum.