Gönül Bahçesinin Sırları-2

0
35

(… İnsanın üç türlü ölümü vardır;

Birincisi, zâtı îtibâriyle her lâhza ölüp durmasıdır.

İkinci ölümü; dileyerek, isteyerek ölmesi…

Üçüncüsü de eceli gelince ister istemez ölmesidir.

Ölümle dirim birbirinin zıddı olduğundan, üç ölüme karşılık üç de dirim vardır.

Âlem, dileyerek isteyerek ölmez. Bu ölüm, bütün âlem içinde yalnız sana mahsustur.

Fakat cihan da her an değişip durur ve her yok oluştan sonra derhâl evvelki gibi var olur.

Mahşerde neler olacaksa, sende de onların örnekleri görünür, benzerleri olur.

Bedenin yere benzer, baş ise göğe… Duyguların, yıldızlardır; ruhun güneş.

Sert kemiklerin dağlara benzer, kılların bitkilerdir; ellerin ayakların, ağaç.

Kıyâmette yeryüzü nasıl titrerse, senin bedenin de ölüm çağında nedametten tir tir titrer.

Can, bedeninden çıktı mı, yeryüzüne benzeyen bedenin dümdüz kala kalır… Artık onda ne bir çıkıntı görürsün ne de girinti!

İşte âlemin hâli de bu çeşit olur. Ölüm çağında kendinde gördüğün hâller onda da zuhûr eder.

Varlık, Hakk’ındır O’ndan başka her şey fânidir; Kur’an bunu anlatmaktadır.

“Küllü men aleyhâ fân” bunu bildirdiği gibi, “Le fî halkın cedîd” âyeti de apaçık anlattı.

İki cihânın da yoktan var edilmesi ve varken yok edilmesi, Âdemoğlunun yaratılması ve dirilmesi gibidir.

Halk, dâimâ yepyeni bir yaratılıştadır, dilerse ömrü uzasın gitsin!(*)


(*)Gülşen-i Râz – Şeyh Mahmud Şebüsterî, Tebriz yakınlarındaki Şebüster’de doğup, Hicrî 718 ilâ 725 yıllarında gene orada vefat etmiştir.