Eğer esmer seviyorsan, yüzlere, siyah gözlüğünü tak da bak.
Şu hasta yüzün evvelki pembeliği kalmamış… dudakları eskisinden kırmızı, yanakları eskisinden pembe görmek dilersen kırmızı gözlüğünü tak da bak.
Şu memleketin kıraçlarında baharı görmeye niyetliysen gözlüğüne yeşil camlar tak da bak.
Tepende bulutlar ya dolu, ya yıldırım bulutudur… gökte mâviyi özledinse mâvi gözlük tak da bak.
Ayıplar gözlüğünün çerçevelerinden taşarsa gözlerini yum da bak.
Yaza çıkmıyacak, başaklar sararmadan ya sürülecek, ya öldürüleceksin… Başakları şimdiden, sararmış görmek dilersen sarıgözlüğünü tak da bak.
Her şeyi olduğu gibi görmeye tahammülün varsa, gözlüğünü çıkar, kaşlarını kaldır, gözlerini aç da bak.
Karanlıkta ne göz, ne gözlük kâr eder… bir şeyler görmek dilersen bir mum olsun yak da bak.
Şu memleketi asıl değeriyle görmek istersen kendini benim yerime koy da bak.
Fakat şayet yurda kem gözle bakacaklardansan gözlerini tırnaklarınla oy da bak.
(Kanadlarını Arayanlar, Sayfa:114)
Ârif Nihat ASYA