Cümlenin kandilini hürmet ve muhabbetle tebrik ederiz efendim.
Rûhun kadar hafif yüreğin, kolların, başın;
Çıkmaktasın büyük yola, Cibrîl yoldaşın…
“Geldim…” dedin, uğurlayanın Mescid-i Harâm;
Bindin Burâk’a, Mescid-i Aksâ binek taşın…
Görmek dilerseniz o ilâhî misâfiri
Saygıyla, ey ezel ve ebed, siz de yaklaşın!
Bir böyle nûru görmese -ey can- zaman, mekân
Mânâsı neydi ölçü kabûl etmeyen yaşın?
Ey şarkı-garbı yeryüzünün; ey şimal-cenûb,
Dağ taş, gönül gönül, en asîl aşkı paylaşın!
En kutlu elle gönderilip gökten ey kamer;
Şükran, senâ, duâ ile konsun kilittaşın!
Ey kubbeler ve ey yedi iklîmi âlemin;
Rahmetle, mağfiretle -bu akşam- dolup taşın!..
Arif Nihat ASYA