Sâmiha AYVERDİ’den:
“…eğer bana zerre kadar bir minnet hissediyorsan, bunu insan olmakla öde…”
-İnsan ve Şeytan, S.57-
“Şahsî menfaatler, şahsî endişeler ve gene şahsî ümitler ve korkular yüzünden düşünce ve duygularını içine saklamaktansa, samîmî ve ihlâslı olmaktan dolayı kanaatini beyân etmiş bir suçlu olmayı tercih ederim…”
“Şuna inanıyorum ki, bizi şuursuz, bozuk, sakat ve seviyesiz münevver yetiştirmek mahvetti. Ancak bunun aksini yapabilir, sağlam ve dört başı mâmûr bir münevverler zinciri kurabilirsek kurtuluş ufku aydınlanabilir.”
-Mektuplar, S.184-
“Mes’eleli olmaya mecburuz. Bakmayın bu kadar mes’elesiz insanlar yahut da yanlış mes’eleleri mes’ele yapan kimseler var…
Bir dâvâmız olacak. O dâvâ sizi nereye götürürse oraya gitmeye mecbursunuz. Ama genç, ama yaşlı. Son nefese kadar bu böyle devam etmeye mecburdur.”
“Her insan, sâdece kendi kendisine karşı değil, kitleye karşı mes’ûl ve vazîfelidir.. Şahsını bir kitle fedâisi etmiş olanlar için bu vazîfe ve mes’ûliyetin hudûdu yoktur.”
-Mektuplar, S.135-
“Nasîb almak sâdece kuru başını kurtarmak değildir ki… Bir kere gönlünden cezbe ve şevk âlemine geçit veren kul, nesi var nesi yok insanların önüne döküp, aldığını bulduğunu onlarla paylaşmak, dertleriyle dertlenmek, sürûrlarıyla sevinmek, yokuşlarını düzlemek, düğümlerini çözmek, onlara kul köle olmak zorundadır.”
-Âbide Şahsiyetler, S.192-
“BİZCE iyi insan demek, yalnız kendi iyi olan değil, kendinde olan iyilikleri beşeriyetin dalâletten hakîkate yönelmesi için harcayan ve kendini kütle hizmetine adayan kimsedir.”
-Misyonerlik Karşısında Türkiye, S.88-