Perşembe, Mart 28, 2024
Ana SayfaAbide ŞahsiyetlerSâmiha AyverdiNeler ve Neler-1 Sâmiha Ayverdi

Neler ve Neler-1 Sâmiha Ayverdi

Aşağı yukarı herkesin hayat kütüğünde muayyen ve kuvvetli izleri olan vak’alar kayıtlıdır ki, başımızı mâzîye çevirir çevirmez, hemen bunlar gözümüze çarpar.

Doğumlar, ölümler, düğünler, dernekler, terfîler, aziller ve hayâtın günlük ölçülerinden aşmış unutulmaz nev’inden geçmiş vak’alar…

İşte biz, bütün bu hâfıza tarlasında iz bırakmış târihî hâdiseleri bir tarafa bırakalım. Meselâ küçük yaşta olan bir çocuk, başını geriye çevirdiği zaman karşısına çıkan ilk acılı ve acıklı sivri tümsekler Yunan, Trablusgarp, Balkan ve 1914 Birinci Cihan Harbi’dir.

Ama bunlardan da evvel, Kafkas Türklüğünün, Moskof vahşeti karşısındaki şecâat ve kahramanlıkları “Bizi unutma!” dercesine yüzüne bakar.

Kafese kapatılan aslan, nasıl homurdanır ve isyan dolu hareketlerle kafesini kırmak isterse, onu uyuşturarak buraya getirmiş olanlar bu direnişlere kulak asmaz ve bildiklerini işlemeye devam eder.

Ne ki, bir bütün olarak sanki zincir misâli birbiri ardınca devam eden cenkleri bir tarafa bırakarak, biz göz ucu ile şu garip Adalar’ımıza bakalım:

İşte Adalar…

Yaramazlığından, haşarılığından annesinin eteğini bırakıp seke seke, oynaya oynaya koşan çocuklar gibi kıyılarımıza karşıdan göz kırpan Rodos’lar, Sakız’lar, Limni’ler, Midilli’ler…

İşte anavatanın eteğine sarılırcasına ona sırt veren bu dizi dizi, sıra sıra On iki Ada misâli Trablus da arkasından zorla yetimhâneye sevk edilen çocukların hüznüyle bizden koparılmış bulunuyor.


Trablus sürgünlüğünden geri dönmüş bir garip adamın söylediklerini şimdi buraya nakledelim.

Köhne, çürük ve yolsuz vapurların safra döker gibi sâhillerine sürgün kafileleri çıkardığı Trablus’u onun gözüyle biz de gözden geçirelim…

Penceresiz evleri, kubbeleri, minâreleri, hurmalıkları, ihtiyar ve hasta bir aslan gibi, artık etrâfına korku ve dehşet salmaktan kalmış kalesi, topları, murâbıtları/askerî karargâh ve tekkeleri ile Trablus…

Hey gidi on beşinci asır!..

Barbaros’un gölgesi, Turgut Reis’in Türbesi, Dorya’lar, Hayreddin’ler, kalyonlar, korsanlar, leventler, nâre’ler/nâra, haykırış diyârı Trablus…

Dar, dolambaçlı sokaklar, içlerinde Anter(1) okunup, evlâd-ı hilâl efsâneleri dinlenen kahveler, Borna’ya Sudan’a kervanlar uğurlayan Trablus…

Gece dağ taş uyurken Fîzanlı cebbatların kuyu çıkrıklarına karışan memleket havalarında sıla hasretiyle göl göl olmuş yüreklerinin şekvâlı seslerini dinleye dinleye ürperen Trablus…

Turunç ve limon çiçeklerinin kokusu havada asılı duran saf, rahâvetli ve gönül çekici Trablus…

Trablus, 1911’de Türk-İtalyan savaşında elimizden çıktığından beri artık başı imparatorluğun çatısı altında değildir. Öyle ki son zamanlarda bir protez uzuv gibi memlekete faydadan çok sıkıntı veren coğrafya parçalarından biridir.

Ve gene ayrı dil, ayrı harse /Kültüre sâhip öteki milletler gibi aradaki bağı koparmak gayretlerinde bol bol dış mihrakların teşvik ve yardımlarını görmüştür.

İşte Osmanlı idâresinin son yıllarında Râsim Paşa gibi aklı başında yarı sürgün bir idareciden sonra gelen vâli, pusuda bekleyen silâhlı İtalyan kuvvetlerinin eline verdiği fırsatı düşünmeksizin vezâret pâyesi koparmak hırsı ile halkı birbirine düşürmüştür.

Çaşıt teşkilâtı kurmuş ve sürgünlere zebânî kesilmiştir.

Aynı adam daha büyük mikyasta kargaşalığa hattâ, isyanlara yol açan Trablus târihine mâl olmuş Kuloğlu kabilelerini, bu birkaç yüz kişiyi Osmanlı ordusuna muazzam bir milis teşkîlâtı kazandırmış gibi göstererek, sarayı da seraskeri de aldatmış, o kadar ki Alman Askerî Salnâmesi, Osmanlı İmparatorluğu’nun umûmî kuvvetlerinin listesine mahsus kırk süvâri alayı kaydetmiştir.

Bütün bu kötü idâre, İtalyan ordularının adımlarını yaklaştırırken hırslarını daha bilemiş, mukadder âkıbeti daha da kolaylaştırmıştır.

Ama ne zarar?

Bir bey, paşa olmuş, vâli nezâret fermânı ile bir döşekte hembezm(2) eylemiştir.

İki arada kalan çocuklar tertibi, ya fazla ihmâl, ya da fazla şımartılmak suretiyle çığırından çıkartılmış, öğreneceğini öğrenememiş, öğrenmemesi îcap eden ile yüz göz olup terâzisiz bir idâreye kurban gitmiş memleket arasında Trablus…

Gerek coğrafî vaziyeti, gerek iyi idâre edilmemek yüzünden Saray’ın tehdit çığlıklarını duymazlıktan gelen tek köşe Trablus…

Kalelerinde, zindanlarında bulunan alay alay sürgünlerine rağmen hamâset sâhibi vatan evlâtlarının baş başa verip hâlleşebildikleri, memleket meselelerini konuşup hâriçteki fikir cereyanlarını oldukça rahat tâkip ettikleri bir merkezdi ki, buraya ayak basar basmaz, derhâl havadaki müsâadekârlığı hissetmek mümkün olurdu.

Gerek Avrupa’daki siyâsî mültecilerle muhâbere, gerek Avrupa matbuatının fikir cereyanlarının tâkibi daha kolaydı.

Nihâyet Trablus sürgününün sözleri bitti ama memleket dertleri bitmedi.

(1) Câhiliye devrinden kalma bir Arap halk hikâyesi.
(2) Bezm: İçkili, eğlenceli yiyip içme ve sohbet meclisi.

Rıza Tekin UĞUREL
Rıza Tekin UĞURELhttps://www.dertlidolap.com
..1987 yılında kurulan Kütahya Aydınlar Ocağı Derne­ği başkanlığını uzun yıllar yürüten Uğurel, hâlen (KÜMAKSAD) Kütahya Mevlânâ Araştırma Kültür San'at Derneği'nin de başkanı olarak mûsikî, kültür ve san'at faaliyetlerini sürdürmektedir.
RELATED ARTICLES

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

- Advertisment -

Most Popular

Recent Comments

İsim (gerekli) Açık Birlik ve Can-Hz.MEVLÂNÂ
Esat ANIK Açık Heykelkondu
zeki Açık Hikmetler 24
İsim (gerekli) Açık Ermeni Soykırımı İftiraları-1
mehmetvelit yurt Açık Ermeni Soykırımı İftiraları-1
İsim (gerekli) Açık Ermeni Soykırımı İftiraları-1
İsim (gerekli) Açık Ermeni Soykırımı İftiraları-2
hakan altınkaynak Açık Ermeni Soykırımı İftiraları-2
İsim (gerekli) Açık Hissetmeniz Yeterli! Adam Olun, Adam!
İsim (gerekli) Açık Tezekten terazi
İsim (gerekli) Açık Tezekten terazi
MEHMET KEÇECİ Açık Kenan Rifai’nin Hayatı
idris baser Açık Anneler günü-Sâmiha Ayverdi
hanende1453 Açık Meyveli Ağaç
kececi Açık Kabukta Kalmak-2
hanende1453 Açık Ateş, Hamur ve Nohut
kececi Açık Ateş, Hamur ve Nohut
S.Çağırıcı Açık Seyyid Seyfullah
Leb-Lebî Açık Aşk Şarabı İçiyorum
Leb-Lebî Açık Yaşayan Ölü-1
Leb-Lebî Açık Vehbi’nin Kerrâkesi
Leb-Lebî Açık Bir
Leb-Lebî Açık Vesaire Vesâire vesâire…
Leb-Lebî Açık Akıbet Ne’ola?
kececi Açık Akıbet Ne’ola?
kececi Açık Emrehan Küey
Leb-Lebî Açık Hırka
fakiradem Açık Ne Bilsinler
fakiradem Açık Ne Bilsinler
Leb-Lebî Açık Ey Kul!
fakiradem Açık Belki?!
fakiradem Açık Kayık – Ârif Nihat ASYA
fakiradem Açık Kulak Misafiri
Leb-Lebî Açık Kebir’den
Leb-Lebî Açık Huzur Buldum
fakiradem Açık Huzur Buldum
Leb-Lebî Açık İşte, Olanca Sırrım
ozlem_yesil Açık Aşk Budur-1 Sâmiha AYVERDİ
kececi Açık Biz ve Onlar Metternich
Leb-Lebî Açık Flaş Flaş Flaş
kececi Açık Platonik Aşk
fakiradem Açık Dilenci
Leb-Lebî Açık Er Kişi
Leb-Lebî Açık Taşlanan Adam
Leb-Lebî Açık Anlayışlı Adam
fakiradem Açık Mektup
Leb-Lebî Açık Mektup
Leb-Lebî Açık Dervişin Dileği
fakiradem Açık Ahenk
fakiradem Açık Zamanın Sesi
Leb-Lebî Açık Yolculuk
fakiradem Açık İzler
Ergun Açık Konuşmak
fakiradem Açık Konuşmak
Leb-Lebî Açık Konuşmak
fakiradem Açık Oruç, aç kalmak mıdır?
Leb-Lebî Açık Vermek
Leb-Lebî Açık Al Sana Açılım
Leb-Lebî Açık Ofli Hoca 5
kececi Açık Su, Sevgili!
fakiradem Açık Perdeler…perdeler..
fakiradem Açık Perdeler…perdeler..
Leb-Lebî Açık Perdeler…perdeler..
fakiradem Açık Mürit ve Murat
Leb-Lebî Açık Mürit ve Murat
Leb-Lebî Açık İbrahim Gülşeni
Leb-Lebî Açık Putperest
Leb-Lebî Açık Bir Elif Çekti
Leb-Lebî Açık Adam Sende-Nasreddin Hoca
Leb-Lebî Açık Asıl Şeyh Kim?
kececi Açık Asıl Şeyh Kim?
hanende1453 Açık Eski Yazı
fakir Açık Çin’in Pis İşleri
andelib Açık Temel Taşları
kececi Açık O ve Şaka
kececi Açık Ahmaklık
kececi Açık Seçmeler-İsmet Binark
kececi Açık Köle
fakiradem Açık İbret-Fâtih Sultan Mehmet
kececi Açık Kendime Mektuplar-6
hanende1453 Açık Ciğer Kanı
kececi Açık Hoca
kececi Açık Kendime Mektuplar-4
deep3636 Açık Şeytan Bunun Neresinde?
error: Muhtevâ korumalıdır!