Baron Hirth’in Planı
10. MEMLEKET bünyesi içinde, tahrip ve inhilâl ettirici faâliyetlerine imkân kazanmış bu tehlike ile güreşen devlet adamı artık kalmamış gibi idi. Zîrâ Âlî ve Fuad Paşalar’dan sonra idârenin başına bir âfet gbi çöken Mahmud Nedîm Hüseyin Avnî Paşa’lar, memleketin hoşnudsuzluğunu bir paratoner gibi üstlerine çekiyor ve dâimâ pâdişah aleyhine kundaklanan umûmî efkâr, saltanat tebdîlindeki isâbete kandırılmış ve hazırlanmış bulunuyordu.
Orduya ve donanmaya geniş ölçüde hizmet eden, îmar ve kültür hareketlerine de idrâki ve bilgisi ölçüde yer vermiş olan Sultan Abdülazîz’in gafilâne hareketleri yok değildir. Meselâ Rumeli şimendiferinin inşâsı sırasında söylediği söz, verdiği karar, görünüşte samîmî bir beyan olmasına rağmen, aslında gafletin tâ kendisi idi.
Baron Hirth’in plânı, tren hattını Topkapı Sarayı’nın bahçesinden geçirmek için, yirmiden fazla kasrın yıkılmasına lüzum göstermiş ve işte ne yazık ki pâdişah da buna müsaade etmişti. Saray’ın uğradığı bu saygısız tecâvüze karşı vükelâ arasında büyük bir infiâl uyanıp Mütercim Rüştü Paşa bunu Meclis-i Hâs’da söyleyince, Âlî Paşa:
“Ne yapalım efendim, mülkün sâhibi müsâade ediyor. Hattâ şimendifer yapılsın da isterse sırtımdan geçsin, buyurdu.” demek sûretiyle, umûmî asabiyeti yatıştırmıştı. Hakîkat şu ki, dünyâ Siyonist kongrelerinde Osmanlı İmparatorluğu mevzûunda alınmış kararlardan biri de, âbidelerin tahrîbi maddesi idi.
Günümüze kadar gelmiş olan bu fikir, cemiyette müsâid bir vasat bularak gelişmiş ve medrese, sebil, imâret, câmi gibi san’at şâheserleri, âdetâ birer yüz karası damgası vurulup, birer gerilik işâreti kabûl edilerek,tahriplerinde beis görülmemiştir. Bu da yine, kendini küçük görme illetinin çeşitlerinden bir çeşitti.
Her biri, Osmanlı mîmârîsinin konuşan dudakları imiş gibi, Topkapı Sarayı’nın eteklerine serpilmiş bu yirmi küsur kasır, sûret-i hakdan görünen bir plân gereğince, pâdişâhın gafletinden de faydalanarak yıkıldıktan başka, bir Yahudi olan Baron Hirth, demiryolu inşaatından kazandığı milyonları da, dünyâ Yahudilerine bir vatan satın almak uğruna terk etmiştir.
İşte câhil, aç ve perîşan Filistin Araplarının ellerinden, etek dolusu altın dökmek sûretiyle Yahudi tasarrufuna geçen Filistin topraklarında, Hirth’inki gibi, devletin sırtından kazanılmış daha nice servetlerin rolü olduğunu da unutmamak lâzımdır.
Sâmiha AYVERDİ OSMANLI ASIRLARI