Hocamızın dört yaşındaki torunu küçük Cemil, elindeki pil parçası ile oynarken Semîha Hanım pili çocuğun elinden alarak bir müddet elinde tuttu.
-“Bu elinizdeki pil değil mi? Ne kadar pervâsız oynuyor, evirip çeviriyorsunuz. Halbuki ceryana bağlı olsa ona temas edebilir misiniz? Dokunmak isteyen olursa düşer, ölür.
Bunun gibi kâmil insanı da beşer sûretinde görüyor ve onunla oturup konuşuyorsunuz.
Çünki madde karanlığı içinde onun hakikatini görmüyorsunuz.
Adamın biri gece karanlığında arslanı inek zannederek şakalaşıyor, okşuyor, boynuna sarılarak: Oh benim güzel ineğim diye iltifat ediyormuş.
Arslan da içinden: Dur hele bir kere aydınlık olsun da o vakit benim kim olduğumu anlarsın diyormuş.
İşte bunun gibi ten perdesi de gerçekleri tâdîl ederek aksettirdiğinden anlamıyor, korkmuyor, telâşlanmıyorsunuz..”