1878 yılında Ruslar’la gene savaşa girmiştik. Memleketin her yerinden serhat boylarına gönüllü asker grupları gelmeye başlamıştı.
Bu arada Silistre’ye de bir gönüllü grubu geldi. Kale Komutanı, gelenlere hoş geldiniz derken, gözü 7 – 8 yaşlarında bir çocuğa takıldı. Paşa, çocuğa dikkatle baktıktan sonra gönüllülere dönüp:
“-Bu çocuk kimindir?” Diye sorunca, Ispartalı altmışlık bir ihtiyar, Komutan Mûsâ Paşa’ya selâm verdikten sonra:
“-Paşa Hazretleri, çocuk ben kulunuzundur. Sefer açıldığını duyunca bir türlü peşimden ayrılmadı; işte böylece vatan millet yolunda ölmeye geldi”, dedi.
Mûsa Paşa, çocuğa:
“-Oğlum, sen daha çok küçüksün… Silâhı bile yerinden kaldıramazsın”, deyince, kendisini geri göndereceğini düşünen çocuk:
“-Paşa Amca, hiçbir şeye yaramasam, su da mı taşıyamam?” Diyerek ağlamaya başladı. Çocuğun bu sâfiyet dolu kahraman hâline, orada bulunanların hepsi gözyaşı döktü.