29 MART
(Felsefe, zan ve şüpheden ibârettir. Halbuki insan içinen dehşetli şey, şüphedir. Ruh âlimi, yâni şüphe yolundan kurtulup hakikat yolundan yürüyenler ise ister ümmî ister ilmî olsunlar, bin sene evvel ne söylemişlerse bugün de onu ve gene binlerce sene sonra da hep, aynı sâbit formülleri müdâfaa edeceklerdir.Çünkü sözleri, değişmeyen hakîkatin ifâdesidir. Güneş, bu kadar asırlardan beri seyrini değiştiriyor mu? Değişen, zannî ve vehmî şeylerdir. Feylesof bence bir sanatkârdır; tabiatı taklit eden ressam gibi o da hakîkati tasvire yeltenen adamdır.)
Sâmiha AYVERDİ
25 MART
(Büyük adam, muhiti tarafından yaratılan değil, muhitini yapan ve yöneten kimsedir…Zamâna hükmeden kimselerin çoğu, riyâset ve hükümdarlıkta en keskin şehveti duyarlar. Fakat baş olmak külfetini sırf kütlenin nam ve hesâbına yüklenmiş olanlar için riyâset, bir vazife ve külfetten ibârettir.)
–Sâmiha AYVERDİ–
22 MART
(İnsan, ancak hayvanların yapamayacağı şeyle iftihar etmekte haklıdır. O da bilgi ve aşktır. Bu varlığın evveli de aşk, sonu da aşktır. İnsan, nihâyette Yaradan’a kavuşacağını zannederken, gözü aşk nuru ile görmeye başlayınca, Allah’ın kendinde olduğunu görür ve bu görgü onda, kenarı ve nihâyeti olmayan bir zevk hâsıl eder. Esâsen zevk denen şeyin hakîkatı aşktır; yâni hakîki zevk aşktır…)
–Sâmiha AYVERDİ–
18 MART
(Sakın fenâ zannettiğin kimselerden nefret etme. Sana düşen, onlara benzememeye çalışmaktır.)
–Sâmiha AYVERDİ–
15 MART
(Dünyâya gelmekten maksad, insanoğlu için ne olduğunu düşünmektir. Bu da bir tefekkür ve tasavvuf ışığında müyesser olur.)
–Sâmiha AYVERDİ–
11 MART
Ramazan ayının feyiz ve bereketinden cümlemizin istifâdesi niyâzıyla, bütün dostlara hayır dilekleri, selâm ve saygılar sunuyoruz efendim.
(…Orucun ve açlığın sır ve hikmeti, şehvet ve nefsin kahrından kurtulmak ve bu sûretle rûhâniyet bulmaktır. Mevlânâ Hazretleri der ki: Lokma, eğer sende cevher oluyorsa, istediğin kadar ye. Fakat bu lokma, fenâlıklar doğuruyorsa, boğazına kilit as.)
–Hz. Ken’an Rifâî–
8 MART
(Allah’ın huzûruna çıkmak için kıyâmet gününü ne beklersiniz?
Her nefes o huzurdasınız.
Hareketlerinizi, sözlerinizi, bilhassa niyet ve düşüncelerinizi bu anlayışa göre düzeltin.)
–Hz. Ken’an Rifâî–
Mübârek Ramazan ayının geliyor olması yâhut Cuma gününün feyiz ve bereketinden istifâde edebilmek; biz insanoğullarının “kalbimiz” ve “vaktimiz”den ibâret en kıymetli iki nîmete bakışımıza bağlıdır. Eğer bu nîmetlere değer verip kıymetini biliyorsak ramazan da mübârektir Cuma da! Zamânımızın ve kalbimizin kıymetini bilmek de; söz, hareket, niyet ve düşüncelerimizi Allâh’ın ve Resûlullâh’ın emir ve tavsiyelerine uydurmakla mümkündür. Bu anlayışla hayırlı Cuma’lar ve ramazanlar olsun cümleye…
4 MART
(… İslâm’dan önce Arablarda bütünlük fikri yoktu. Onun için de Arablık âlemini kabîle-devlet olmaktan çıkarıp yekpâreleştiren İslâmiyet olmuş, bu yeni müslümanlar ise ideallerini bir yandan Endülüs’e bir yandan da Hind’e ve İran’a taşımışlardır.
Ne ki, Arab kavminin İslâmiyet üstündeki hâkimiyeti üç asırdan fazla sürmedi. Çünkü Arablar, İslâm’ın bu mânevî nizam ve düzenini, içten ve dıştan çarpan çok çeşitli sebepler yüzünden bozar olunca, Endülüs’ten Orta Asya’ya kadar uzayan Arab İmparatorluğu, Abbâsîler’den Türkler’e geçmiş oldu. Böylece de Arab kavmi dînin anahtarlarını ve çobanlığını Türkler’e terketmeye mecbur kaldılar. Bir mukaddes cihad rûhu ve bir mânevî mes’ûliyet yüklenmiş olan Türkler ise târih huzûruna, bu ağır vazife ile çıkarken hiç de mahcup olmadılar ve ideallerine hakkıyla sadâkat gösterdiler.)
–Sâmiha AYVERDİ–
1 MART
(…Yüzlerce derviş arasından şeyhiyle aşk alışverişinde bulunabilen kaç mürit vardır? Eğer mürşit seni bu kalabalıktan seçip ayrı bir terbiyeye tâbî tutmuş ise, karşılığında irfan ve muhabbet istemez mi? Ve bunun kadrini bilmezsen hocanı kırmış olmaz mısın?)
–Hz. Ken’an Rifâî–