“Cömertlik ve yardım etmekde akarsu gibi ol!”
—Hz.Mevlâna—
Biz insanların, belki de en büyük hatâsı, “üstün” yâhut “bilge” kişileri kendimiz gibi zannetmektir. Hazret-i Mevlâna bu gerçeği çok kesin bir şekilde belirterek,”Senin hayattaki en büyük yanlışın, olgun insanı kendin gibi et, kemik ve kandan ibâret zannetmendir”, diyor. İşte bu temel yanlış sebebiyle, o tip kimselerden duyduklarımızı da “sıradan sözler” olarak kabûl edip, gereken önemi göstermiyor; işin arka plânını düşünüp-soruşturup-kurcalamıyoruz. Bunun sonucu ise bizi o işin özünü öğrenmekten uzak bırakıyor; yalnızca kabukta kalıyoruz. Halbuki büyük insanların o sözleri, çok derin anlamlar taşımaktadır.
Mevlâna’nın Yedi Öğütü’nden biri olan: “Cömertlik ve yardım etmekte akarsu gibi ol” sözü, acaba bize neler düşündürüyor? Bu cümledeki ilk kelime olan cömertlik, lügatlarda: “Kendine âit şeyleri kolaylıkla başkalarına verebilen, ikram eden, vermekten kaçınmayan kimse” diye târif ediliyor. “Yardım” ise, bilindiği gibi ”Elindeki imkânları ve gücü ihtiyâcı olanlar için kullanmak, Bağış” demektir. İnsan olarak bizlerin iki yönü yâni iki tarafı vardır. Bunlardan biri olan “somut” görünüşümüz/ maddî varlığımız, tasavvuf kültüründe “toprağa”, iç dünyâmız yâni “soyut”/ mânevî tarafımız da “Su”ya benzetilir.
Hazret-i Mevlâna: “Yeryüzünün susuz yeri yoktur, ama kimi yerde beş metreden, kimi yerde yüz metreden çıkar”, der. Ayrıca bu sözlerden hareketle şu hikmeti dile getirir: “Kuyucu, kuyuya su doldurmaz; suyun üzerini örten toprağı kaldırıp, yalnızca su damarlarını açar.” Aynı bunun gibi, insanlar arasında iç dünyâmıza âit derin anlamlı sözleri/ mânevî gerçekleri anlamayacak hiç kimse yoktur. Yeter ki iç dünyâmızdan ibâret kuyu için bir “usta kuyu kazıcısını” bulabilelim.
Hayâtımızda suyun yerini ve önemini burada yeniden ifâde etmeye elbette gerek yok. Çünkü su, “hayat kaynağı”dır. Her İnsanın, vücut ağırlığının yüzde elli ile yetmişinin su olması,su bulunmadığı zaman kaç saat hayatta kalabileceğimiz ve Yüce Kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’de suyun değeri hakkında pek çok âyetin bulunuyor olması gibi hususları -şimdilik- bir kenara bırakalım; çünkü peşinde olduğumuz konu, cömertlik ve yardım etmekde “su gibi olmak” değil, “akarsu” gibi olmaktır.
Akarsu, içilebilir ve pek çok iş için kullanılabilir de. Üstelik yüzünü yerlere sürerek hizmet eden tevâzu sâhibi bilgelere benzer. Fakat durgun su, meselâ göl suyu içilmez. Akarsu dâima hareket hâlindedir, temizdir, kokmaz. Buna karşılık göl suyu durgundur; böyle olduğu için de kokar. Vücûdunun yüzde şu kadarı su olan bir insanın durgun, tembel olmasıyla çalışkan ve hareketli bir karaktere sâhip bulunması arasındaki fark da, bu kadardır. Hayatta en başarılı ve sağlıklı kimseler, çalışkan, hareketli, hizmet eri ama olabildiğince mütevâzî insanlardır. Kendisine durgun, tembel bir yaşayışı seçmiş kimseler ise hayat boyu kabûl görmedikleri gibi başarılı ve sağlıklı da değillerdir. Allah’ın isteği, biz insanlara tembelliği değil, çalışkanlığı emreder. Zîra Rahman Sûresi, 29’uncu âyette “Allah, her an yeni bir iş ve oluştadır”, buyruluyor.
O halde, cömertlik ve yardım etmekte akarsu gibi olmak; statik bir yaşayışa değil, dinamik ve aynı zamanda tertemiz bir ahlâka sâhip olarak hayat sürmeyi… Üstelik, elimizdeki her türlü imkânı ve gücü, ihtiyâcı olan insan, hayvan yâni bütün varlıklar için kullanmayı gerektirmektedir. Bize, Allah’ın birer lûtfu olarak verilen insânî/ mânevî zenginlikleri… Akıl, bilgi, sevgi, şefkat, iyilik, merhamet gibi güzel huyların tamâmını önce kendimiz için kazanmaya çalışırken, bir yandan da dağıtmaya, yardıma koşmaya ve her el açana maddî zenginliğimizi/paramızı malımızı da bu görünmeyen varlıklarımıza belli bir ölçüde ekleyerek, cömertçe harcamaya “akarsu gibi” yaşamak diyorlar. Gene Hazret-i Mevlâna: “Akarsu nerede ise orası yeşerir” diyerek, nerede olursak olalım orayı hem “doğayı yeşertmek” hem de “iç dünyâları yeşertmemiz” anlamında bütün yaratılmışlara borçlu olduğumuzu hatırlatmaktadır. Bu görevi başarabilmemiz için “Usta Kuyu Kazıcı”lardan biri olan Mevlâna’yı izleyip, öğütlerini anlayabilmek dileğiyle, cümlemize aşk olsun…
6 Ocak 2022-R.Tekin UĞUREL
(Rahman Sûresi 55, 29. Âyet)