Cumartesi, Ekim 5, 2024

Bütün – Mehmed Dede

Aşağıdaki sözler Sâmiha Ayverdi Hanımefendi’ye ait olup, Mehmed Dede’yi ve kendisini rahmetle anıyoruz.

Bütün

Bir Mehmed Dede vardı. Aramızda herhangi bir kan akrabâlığı, hattâ sıhriyet olmadığı hâlde, her kuşun diline saygılı olan bu derviş kişi, benim kardeşim, ağabeyim sayılırdı.

Bir derûnî âhenk, nizam ve sevgi taşıyıcısı olan bu müstesnâ insanın, etrâfı ile alış-verişinde onlara hediyesi, kendisinden aşıp taşan îman ve ilâhî şevkten kıvılcımlar yollamaktı.

Mehmed Dede,

tevhîdin yâni tasavvuf neşvesinin öyle bir yanardağı idi ki, kıvılcımla iktifâ edene kıvılcım verir, yanmaya doyamayanlara ise, lâvlarından, alevlerinden armağan gönderirdi.

İmam Alî ne diyor: “Dünyâ bana sağ elini uzattı; ben solunu da çevirdim. Kendisini muhtaç gördüğüm için hepsini ona bıraktım.”

Mehmed Dede

İşte Mehmed Dede

İşte Mehmed Dede de kolayına söylenemeyecek bir prensibi yaşayarak gösteren adamdı.

Zîra, öyle bir Efendi’nin bendesi idi ki, tıpkı:“Her bende, âzâd olduğunda şâd olur; sevinir, benim şâdlığım, sevincim ise bende olmaktadır.” diyen Ebû Bekir gibi, Efendi’sinden aldığı feyzi derin bir tevâzû ve mahviyetle etrâfına neşrederken, kendisini görmeyen, bir yokluk âbidesi idi.

Dürüstlüğü, cömertliği, ahlâk salâbeti, vefâsı,

terbiyesi hattâ zaman zaman celâlli çıkışları dahî bütünlüğüne halel getirmez, bütünlük ve yekpârelik kazanmış cevherinden gedik açmazdı.

Bütünü görmek, böylece de bütünde fânîleşmek, yaradılışın en ulvî basamaklarından biri değil mi idi? İnsan bünyesi de dünyâ da tezatlardan meydana geldiği hâlde biz bu çeşitli unsurları tek tek değil, tamâmını görüyoruz.

Şu hâlde madde âleminde olduğu gibi mânâ âlemindeki çeşitli duygu ve düşünceleri de birliğe erişip bütünü görmek insanoğlunun varacağı en son merhale.


Mehmed Dede’nin cemiyetteki yeri ne idi?

Cebinde bir diş tabîbi diploması olmasına rağmen mesleğini icrâ etmez ve Maarif Müdürlüğü’nde işgal ettiği iskemlenin mütevâzî geliri ile, kimseden yardım ve âtıfet beklemeden geçinip giderdi.

Ancak, bu dar gelirine rağmen, öylesine zengin bir gönlü vardı ki, bu kâşânede, sanki Salı saltanatı olan bir emîr zenginliği içinde huzurla yaşardı.

Evet ona, emîr demek abes değildi. İnsanoğlunun yapısına harç olarak konmuş hayvânî hırsları öylesine itaati altına almış, öylesine dizginlemiş bulunuyordu ki, kıskıvrak bağladığı bu nefsânî canavarların bir kere dahî baş kaldırdığını kimse görmemişti.

Vefâ ve sevgi kaynağı

Vefâ ve sevgi kaynağı olan bu insanın câzibesi, çağırsa da çağırmasa da etrâfına bir hayranlar kalabalığı toplamaktan geri kalmamıştı.

Zîra dünyâda, maddî-mânevî bir talep ve bir menfaat peşinde olmamış ilâhî zenginliklere keşkülünü uzatanlar eksik olur mu hiç?

Mehmed Dede, insan yetiştirmeyi ibâdet sayan ve kendini kütleye adamış olgunluğun adamı idi.

O, parçalarda kalmamış, Hüsnümutlak’ın bütünlüğüne gönül vererek zafer kazanmış emîrlerin yücelerinden biri idi.

(*)Sâmiha AYVERDİ, Bağ Bozumu Sh.134-İstanbul 1987

Rıza Tekin UĞUREL
Rıza Tekin UĞURELhttps://www.dertlidolap.com
..1987 yılında kurulan Kütahya Aydınlar Ocağı Derne­ği başkanlığını uzun yıllar yürüten Uğurel, hâlen (KÜMAKSAD) Kütahya Mevlânâ Araştırma Kültür San'at Derneği'nin de başkanı olarak mûsikî, kültür ve san'at faaliyetlerini sürdürmektedir.
Benzer Yazılar
- Advertisment -

Popüler Yazılar

error: Muhtevâ korumalıdır!