Gider idim ben yol sıra, yavlak uzamış bir ağaç,
Böyle latîf, böyle şirin, gönlüm der ki birkaç sır aç.
Böyl’uzamak ne manadır, çünkü bu dünya fanidir,
Bu fodulluk nişanıdır, gel beri miskinliğe geç.
Böyle latif bezenirken, böyle şirin düzenirken,
Gönül Hakk’a özenirken, dilek nedir, neye muhtaç?
Ağaç karır, devran döner, kuş budağa bir kez konar,
Daha sana kuş konmamış, ne güvercin, ne hod dürrraç.
Bir gün sana zevâl ere, yüce kaddin ine yere,
Budakların oda gire, kaynaya kazan, kıza saç.
Er sırrıdır sırrın senin, er yeridir yerin senin,
Ne yerdedir yerin senin, sana sorarım ey ağaç.
Yunus Emre sen bir nice, eksikliğin yüz bin onca,
Kur’ağaca yol sorunca, teferrücle yoluna geç.
Yunus Emre
Yavlak: Çok fazla
Lâtif (a): Yumuşak,hoş
Sırr (a): Gizli
Fâni (a): Ölümlü, fena bulan, geçici, yok olucu
Fuzulluk: Münâsebetsizlik, sırasız töresiz iş yapan, fodul
Miskinlik: Mânevî yokluk, benliği terketme
Karımak: Kocamak, ihtiyarlamak
Devr’an (a): Dönmek, zaman
Turaç: Kekliğe benzer bir kuş
Zevâl (a): Yok olma, son bulma
Kadd:Boy,pos
Teferrüc:Ferahlamak
Gideridüm ben yol sıra yavlak uzamış bir agaç
Böyle latîf böyle şîrîn gönlüm eydür bir kaç sır aç
Böyl’ uzamak ne ma‘nîdür çünki bu dünyâ fânîdür
Bu fuzûllık nişânıdur gel beri miskînlige geç
Böyle latîf bezenüben böyle şîrîn düzünüben
Gönül Hakk’a uzanuban dilek nedür neye muhtâc
Agaç karır devrân döner kuş budaga bir kez konar
Dahı sana kuş konmamış ne gügercin ne hod duraç
Bir gün sana zevâl ire yüce kaddün ine yire
Budaklarun oda gire kaynaya kazan kıza saç
Er sırrıdur sırrun senün er yiridür yirün senün
Ne yirdedür yirün senün sana soraram iy agaç
Yûnus Emre sen bir niçe eksükligün yüz bin anca
Kur’agaca yol sorunca teferrüclen yoluna geç
Yunus Emre