(… Bundan belki bir, belki iki sene evveline kadar hayatta bulunan Üsküp Rifâî Şeyhi Haydar Murtaza Bey’den doğrudan doğruya dinlediğim bir küçük kıssa da şudur:
Öyle ki Haydar Murtaza Bey ne kütüphâneleri devire devire okumuş, ne de şiirler yazıp besteler meydana getirmiş bir adamdır.
Aksine o bir halk adamıdır.
Haydar Murtaza Bey’in babasından duyduğuna göre, Yahyâ Kemâl bâzı bâzı Üsküp Rifâî tekkesine gelir ve başında arakiye, sırtında cübbesi ile diğer dervişan gibi zikre girer ve âdab ve erkânı her ne ise onu yapar, çekilir gidermiş.
Şu tasavvuf âdâbı insanın hamuruna maya olarak girip, şekil ve sûretle tecelli ettiği zaman, yalnız biz Türklere değil, bütün dünyâya nafaka ve sermâye olacağı muhakkaktır.)(18.02.1993)